4. Sayı Kapak Öyküsü ve Alternatif Kapaklar

kapak04

Merhaba,

Dördüncü sayıda yeni ve ‘farklı’ bir kapak tasarımıyla selamlıyoruz sizleri. İlk üç sayının kapağında ‘fotoğraf’ kullanmıştık, ilk kez doğrudan fotoğraf dışında bir görsel kullandık bu sayıda. Görsel diyorum; çünkü yazı desem, sadece yazı değil; resim desem, resim değil sade; biraz dikkatli bakınca epey şiir, çokça musiki ve konuşkan bir öykü oluveriyor kapaktaki eser.

Bakıp geçemiyorsunuz, takılıp kalıyorsunuz. Baktıkça yeni bir hayat, yeni bir öykü çıkıyor çizgi çizgi, renk renk…

 

Eser, Ethem Çalışkan’a ait, genç Cumhuriyetimizin ilk modern hattatı... Yeni tabirle kaligrafi sanatçısı… Bakın ne diyor: "Kaligrafi, güzel yazı yazma sanatıdır. Sadece güzel yazmak onu sanat yapmaz, ona yorum getirmek gerekir. Sanat kurallar içerisinde kuralsızlıktır; kurallar içerisinde kuralsız çalışmazsan hep yapılanı, öğrendiğini yapmış olursun.

 

Eserin oluşumu hakkında konuşurken anlıyorum ki doğaçlamaya başvurmuş çoğunlukla; ama her bir çizgide, her bir renkte yılların birikimi, estetik anlayışı, en çok da memleket özlemi… İstanbul’da yaşayan usta, yeni bir renk, yeni bir çizgiyle kalbini akıtmış kâğıda, memleket hasreti kabardıkça…

 

“Çalışma masamın üzerindedir hep, yazdıkça ve yaşadıkça yeni bir şeyler eklerim o kâğıda.” diyor. İlk başta başı sonu belli bir kompozisyon çalışması olduğunu sanıyorum ‘hayır’ diyor: “Yazarken, çizerken efkâr basar, özlem artar, işi gücü bırakıp masamın üzerinde, yazdığım asıl kâğıdın altında duran kâğıda bir şeyler yazarım, çizerim, yeni bir renk, yeni bir biçim ararım.” Anlıyorum ki masanın üzerinde, ama asıl kâğıdın altındaki o kâğıt, bir karalama kâğıdı değildir; dert ortağıdır, arkadaştır, sırdaştır… Ve konu ya Adana’dır, ya Adanalıdır… İçinden kocaman bir A harfi taşacak kadar…

 

Size küçük bir sır vereyim: Çalışma masasının üzerindeki bu kâğıt bir röportaj sonrasında Haluk Uygur tarafından fotoğraflanmasaydı, sessiz tanıklığına devam edecekti masanın üstünde, asıl kâğıdın altında… Üstelik dergi kapağında yer alacağını ne Haluk Uygur biliyordu fotoğrafı çekerken, ne de Ethem Çalışkan… Renk yeni bir renk, eylem yeni bir eylem doğurmalı.

 

Ve dördüncü sayıdayız; yılın yarıdan çoğu gitti… Bir Adana baharında başladığımız macera, sonbahar renkleriyle devam ediyor… Renk, yerini yeni bir renge bırakıyor…

 

Nuri Gürdil




Sayı 4 ( Eylül - Ekim 2011 )

Bu yazı 6433 defa okundu.