FERHAN ŞENSOY’DAN RASİM ÖZTEKİN’E ; VE KAVUK DEVREDİLDİ…

 
Sevgili dostlar, yazılı ve görsel basından izlediğimiz üzere; Ferhan Şensoy’un elinde 27 yıldır emanette duran ünlü KAVUK 12 Mayıs’ta SES 1885 – Ortaoyuncular sahnesindeki duygusal ve güzel bir törenle Rasim Öztekin’e devredildi. Bu olayın ayrıntılarından önce izninizle, yaklaşık 4 yıl önce Çukurova turnesine gelen Sn. Ferhan Şensoy’un bu konudaki görüşlerini aktarayım sizlere.
‘’Usta oyuncu, yazar ve yönetmen Ferhan Şensoy, Ortaoyuncular adlı tiyatro ekibiyle birlikte tam dört gün Adana ve Mersin’deydi. Yeni oyunu ‘’Nasri Hoca ve Muhalif Eşeği’’ adlı güldürü oyunuyla Çukurova turnesinde  ustayla 4 günümüz birlikte geçti. Bir daha elimize zor geçecek bu fırsatı iyi değerlendirmek istedik. Seyirci ve okuyucularıyla birlikte sürekli gözlemledik günümüzün büyük kalemşorünü…
İlk etkinlik 18 Ekim 2012 Perşembe akşamı Adana Sanayi Odası’ndaki toplantı salonundaydı. Sn. Şensoy okuyucu ve izleyicilerle buluşup, söyleşi yapacak ve ardından kitaplarını imzalayacaktı. Saat:18:30’ da tam zamanında birlikte girdik salona. 190 kişilik salonda yüz civarında bir meraklı grup vardı. Gönül daha yoğun bir kitle istiyor elbet. Ancak henüz sohbet başlar başlamaz çok keyifli bir ortama sürüklendik hep birlikte… Yaklaşık 70 dakika süren bu coşkulu ortamdan satırbaşlarını aktaralım öncelikle…
 
 
Fotoğraf – 1) 18 Ekim 2012 Perşembe Saat:18:30 – Adana Sanayi Odası salonunda; Usta oyuncu ve yazar Ferhan Şensoy söyleşisi.
Konuk: Tiyatronuzun adı neden ORTAOYUNCULAR? Çünkü günümüzde daha çok modern tarzda oyun oynuyorsunuz. Ortaoyuncular deyince daha çok geleneksel bir tiyatro yapısını anlıyoruz.
Ferhan Şensoy: Adımız Ortaoyuncular çünkü biz geleneksel tiyatromuz olan Orta oyunu yapısından besleniyoruz. Yani Kel Hasan’ lardan, İsmail Dümbüllü ’lerden gelen bir kaynaktan besleniyoruz. Ortaoyununda dördüncü duvar yoktur. Dümbüllü oyunda oynarken duvarı yıkıyor, sonra kaldığı yerden devam ediyor “Eee Pişekar nerede kalmıştık’’ diyor. Bir gün sahnede oynarken seyircilerden biri sahneye bir hıyar fırlatır. Dümbüllü  hıyarı yerden usulca alır ve “Beyefendi kartvizitini yollamış” deyip oyuna devam eder. Göstermeci-Epik tiyatronun ustası Bertolt Brecht  eğer İstanbul’a gelmiş olsaydı ve Kel Hasan’ları, Dümbüllü’leri izlemiş olsaydı; Epik tiyatroyu keşfetmek için Çin’e kadar gitmesine gerek kalmazdı. Brecht hayatı boyunca kendi kurduğu tiyatro Berliner Ensemble’ de tiyatroda duvarı yıkmanın uğraşını vermiştir. Brecht’in ölümünden sonrasında bile Berliner Ensemble’nin Epik Tiyatro’yu yeterince kavrayamadığını düşünüyorum. Oysa bizde, yüzyıllardır sergilenen tiyatro oyunumuzda duvar yoktur zaten. Çağdaş, modern ama gelenekselden beslenen tarzımızı korumaya çalışıyoruz.
 
 
 
Fotoğraf – 2) Orta oyununun iki ustası; İsmail Dümbüllü ve Münir Özkul aynı sahnede.
 
 
 
 
Fotoğraf – 3) Yıl 1968, İsmail Dümbüllü’den Münir Özkul’a Kavuk devir töreni; Kavuk 21 yıl boyunca 3.emanetçide duracaktı.
 
 
'Kel Hasan Efendi’den İsmail Dümbüllü’ye, Münir Özkul’dan bana gelen KAVUK için aday arıyorum. Var mı öneriniz?...'
Kavuk Kime Gidecek?
Konuk: Sn. Şensoy, İsmail Dümbüllü’nün  kavuğunun sizde olduğunu biliyoruz. Peki  ne zaman bir başkasına devredeceksiniz? Bir adayınız var mı?..
Ferhan Şensoy : Bulun bir aday hemen devredelim. Hadi hep birlikte düşünelim ve bir aday bulalım. Arkadaşlar bu kavuk bana büyük usta Münir Özkul tarafından verildi.1989 yılında “İstanbul’u Satıyorum’’ adlı oyunumuzu oynuyorduk. Oyunda büyük ustalar Erol Günaydın ve Münir Özkul da var. Münir Özkul başlangıçta çok tedirgin olmasına karşın hem oyun tarzımıza hem bize ısındı ve bir gün elinde bir poşetle geldi tiyatroya; “Bu kavuk Kel Hasan’dan İsmail Dümbüllü’ye verilmiş O da bana devretti. Şimdi sıra sende ben de şimdi sana devrediyorum. Sonunda kavuk sahibini bulmuş oldu’’ dedi.  Ben de “Baba bu kavuk sana böyle poşet içinde verilmedi herhalde’’ dedim ve usulünce istedim. Birkaç gün sonra tiyatromuzda tören düzenledik ve alnımdan öperek kavuğu bana devretti. Yani Kel Hasan’dan İsmail Dümbüllü’ye, İsmail Dümbüllü’den Münir Özkul’a geçen kavuk şu anda bende ama artık devretmenin zamanı geçiyor. Bir yazar olarak yazdığım kitaplardan çok daha fazlası yazılmayı bekleyen kitap dosyalarım var. Artık oynamaktan çok sadece yazmak istiyorum. Tüm dosyalarımı kitaplaştırabilmem için 30 yıl daha bir zamanım olmadığına göre, hızlanmam lâzım. Ben de bir an önce kavuğu devredip bu sorumluluktan kurtulmak istiyorum. Kavuk öyle istediğiniz kişiye verilemiyor. Birincisi “Komik-i Şehir’’ olacak, yani şehrin tanınmış komiği olacak. Aktif tiyatro yapıyor olacak, muhalif olacak, halk tarafından çok seviliyor ve tanınıyor olacak. Öyle bir süreçteyiz ki, tiyatro yapan bile yok ki… Ünlü ve komikler var ama sürekli tiyatro yapan yok. Daha çok stand-up,  show yapanlar var… Ciddi bir aday sıkıntısı yaşıyoruz yani…’’
 
 
Fotoğraf -4) Yıl 1989 ve Kavuk 4. Emanetçisine geçiyor; Münir Özkul’dan Ferhan Şensoy’a devir.
 
Bu söyleşi sırasında spekülatif isimler de atıldı ortaya elbette ve böylece kapandı gitti konu. Ancak son yıllarında yoğun ve yorgun geçen yılların izini ve yükünü bedeninde duyumsayan ustayı bir panik sarmıştı. Ölmeden önce KAVUK devredilmeliydi ona göre. Mayıs ayının başında tüm dostlarına ve basına duyurusunu geçti Sn. Ferhan Şensoy; 27 yıldır emanette duran KAVUK bir başka usta oyuncuya Rasim Öztekin’e, 12 Mayıs Perşembe günü törenle devredilecekti. İşin ilginç yanı Kavuğu devir alan Rasim Öztekin de çok şaşkındı ve ‘’Benim de yeni haberim oldu’’ diyordu. 
 
 
Fotoğraf – 5) 12 Mayıs 2016 ve 27 yıl sonra Kavuk yeni sahibinde; Ferhan Şensoy’dan Rasim Öztekin’e devir.
 
Duygusal tören sırasında, Kavuğun 100 yılı aşkın süredir Ses Tiyatrosu’ndan çıkmadığını vurgulayan Ferhan Şensoy, "Kavuğun sahibi Hasan Efendi’den başlayarak İsmail Dümbüllü, Münir Özkul, ben ve Rasim Öztekin, Ses Tiyatrosu’nda oynadık. Kavuk, 100 yılı aşkın süredir Ses Tiyatrosu’ndan çıkmamış. Kavuk, Ses Tiyatrosu’nu seviyor. Bana emanet edilen bu kavuğu Rasim Öztekin’e devretmekten gurur duyuyorum." diye konuştu. Öztekin, kavuğun içinde kavuğu devredemediği takdirde okunması için bir mektup da bırakan Şensoy’un yazdığı satırları da okudu: "Öldüğümde bu kavuk henüz devredilmemiş. Burada böyle boynu bükük duruyorsa. O gün Ortaoyuncular kadrosunda bulunan bütün oyuncular, bu kavuğu devretmekle yetkili jüridir. Layık gördükleri birinin başına takarlar. Bu aralarından biri de olabilir. Dileğim odur ki ‘Niçin şu değil de bu kavuklu oldu’ diye tartışılmasın. Asıl olan kavuk geleneğinin sürüp gitmesidir. Yeni kavuklunuz uğurlu olsun."
 
 
Fotoğraf – 6) 100 yıllık gelenek bozulmadı; KAVUK yine SES 1885’te kaldı.
 
‘’USTALAR BENİM KONSERVATUVARIM OLDU’’
Kariyerinde Beyoğlu’nun çok önemi olduğunun altını çizen Öztekin, konservatuvar adını verdiği usta tiyatrocuların kariyerindeki önemini ise şu sözlerle anlattı: "Beyoğlu’nda gezerken kendime bir okul buldum. Orada dünyaya bakışı öğrendim. Dünyayı yorumlamayı öğrendim. Bakış açılarını öğrendim. Yıllar sonra Beyoğlu’da gezerken Küçük Sahne’de bir usta buldum kendime. Orada bir sürü usta Başöğretmenim Ferhan Şensoy olmak üzere benim konservatuvarım oldu. Benim konservatuvarlarım Zeliha Berksoy ile başlayıp Erol Günaydın’la devam eden Münir Özkul ile süren Tuncel Kurtiz ile devam eden Derya Baykal ile süren. Bunlar hepsi benim konservatuvarım oldu. Ben onlardan mezun oldum. bugün de ben geleneksel ve batıyı birleştiren tiyatrodan bu kavukla ustamdan beratımı almış olarak kabul ediyorum."
 
 
Fotoğraf – 7) Böylesine gurur verici bir törende büyük oyuncu Rasim Öztekin de olsanız ağlanır elbette.
 
Kavuğun Rasim Öztekin’den sonra müzeye gitmemesi gerektiğini söyleyen Ferhan Şensoy da, "Bizden sonra gelen kuşaklarda benim aklıma gelen bir kavuklu adayı yok." dedi. Yeni kuşağın tiyatroya pek yüz vermediğini belirten Şensoy, "Onlar dizilerde ve reklamlarda oynamak istiyorlar. Arkamızdan gelen bir Ordu yok. Tiyatro her gün daha küçülüyor. İzleyici sayısı 15 yıldır muntazam azalıyor. Tiyatro çok cazip bir iş değildir. Tiyatroculuk yeni kuşaklara cazip gelmiyor. İzleyici de kopmuş durumda. Türk  tiyatrosunun durumu gerçekten zor. Oradan kavuklu çıkar mı çıkmaz mı bilemiyoruz. Gönlümüz biri çıksın da Rasim de ona devretsin gelenek sürsün ister. Ancak, bu konuda çok umutlu değiliz" diye konuştu.
Tören sonuna doğru ise, Ferhan Şensoy’un yazdığı ve Tuncel Kurtiz, Baykal Kent, Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin gibi ustaların oynadığı ‘’ÇOK TUHAF SORUŞTURMA’’ adlı oyundan bir bölüm video olarak izletildi. Ardından Halef – Selef ustalar, oyundan bir sahneyi yaklaşık 20 yıl sonra yeniden sergilediler ve coşkuyla uğurladılar konuklarını.
 
 
Fotoğraf – 8) Halef – Selef Kavuklular (Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin), 20 yıl sonra ‘’Çok Tuhaf Soruşturma’’ adlı oyundan bir sahnedeler.
 
 



Sayı 33 (Temmuz - Ağustos 2016)

Bu yazı 5450 defa okundu.