Işık ve Su Kenti Adana (Seyhan Vadisi Ağaçları)

 
 
“ Her mevsimine bir anı kattık bu kentin...” 
(S. Mamay )
 
 
 
Günümüz... Adana - 2016
 
 
Yüreğir yönünden geliyordum. 
Baraj seddesi üzerindeki yoldan giderek Seyhan’a geçecektim. 
Üniversite kavşağından sapıp yokuşu çıkınca o çok sevdiğim köşeye varmıştım. 
Yol sakin manzara güzeldi.  Geçip gidemedim. Sağa çekip durdum. 
Öğle saatleri geride kalmıştı. Güneş ufka iniyordu. 
*    *    *
Şehrin bu köşesini severim Adana’nın en güzel köşelerinden biridir. 
Adana’da göller nehirden nehir göllerden doğar. 
İşte tam bu noktada...
Hidro Elektrik Santrali’nin kurulu olduğu yerde... 
Seyhan suyu gölden ayrılır nehir olur.  
Santralden geçen sular şehrin koynuna akar. 
O köşeden baktığınızda düşsel bir manzara sizi sarıp kucaklar. 
Göl suları orada mavi ışıltılı bir halı gibi Toroslara uzanır.
*    *    *
Seyhan Baraj Gölü artık bir kuş cenneti...
Eski ve yeni Regülatör Köprüler, şehir merkezinde, birbirine eklemlenmiş iki göl daha oluşturuyor: Göllerden biri Hidro Elektrik Santrali ile Eski Baraj Regülatörü arasındadır.
Diğeri ise eski ve yeni  Regülaör köprüler arasındadır. Böylece Çatalan Barajı Gölü ile başlayan Seyhan, Eski Baraj ve İç Göl ile devam eden *“ Sırtını Göllere Yaslayan Adana Şehri” ortaya çıkar. *( Benzetme Dr.Haluk Uygur’a aittir).
 
2. Ufukta Işık ve Renk Şöleni 
 
 
 
Oraya, göl ile nehrin buluştuğu yere gün batımında gitmelisiniz.
Ufukta solan günün renklerini oradan izlemelisiniz. 
Güneşli gün biterken ışık, su ve şehir gün batımı renklerinde buluşurlar. 
Bulutlar esrarlı güzellikler resmeden renklere bürünür. Güneş, renk ve ışık şöleni sunarak 
batı ufkuna iner şehrin ve göllerin üzerine gecenin örtüsünü sererek ufukta kaybolur.  
Adana şehri artık gecenin örtüsünü kuşanmıştır. 
 
3. Seyhan Vadisi Ağaçları
 
 
Uzak geçmiş...1950’li yıllar.
Seyhan Barajı’nın inşa edildiği, nehir üzerine Hidro Elektrik Santrali’nin kurulduğunda günümüzdeki ağaçlar ortada yoktu. O ağaçların fidanları Seyhan Nehri’ni dizginleyen baraj inşa edilirken dikilmişti. Adanalılar, ağaçlandırma çalışmasına bakarlar, “ O fidanları büyüdüğünde buraları cennetten bir köşe olacak ” derlerdi.  
Ayları yılları örerek geçti zaman...
Ekildikleri günlerin geleceğe umutla bakan çocuklarıyla birlikte o fidanlar da büyüdü. Her biri birer yetişkin ağaç oldu. Şimdi Seyhan Nehri kıyılarında bir yeşil kuşak varsa işte o ağaçlandırmanın ürünüdür. Günümüz insanı o yeşil alanları hazır buldular. 
Mavi ile yeşilin sunduğu doğal güzelliği o sayede paylaşıyorlar. 
 
Değerli Okurlarım
Ağaç insan gibidir; kolay yetişmiyor. 
Emek verirseniz bakıp korursanız yetişkin oluyor. 
Ağaçlar yalnızca gölgelerini ikram etmezler; oksijeni, ağaçlar üretir. 
Günümüzde kuraklıktan şikayet ediliyor. Çölleşmeden söz ediliyor. 
Bereketli Çukurova toprakları üzerine beton ormanlar kurduk da ondan böyle oldu...
Yağmuru da ağaçlar çeker çoğaltır. Erozyonu ağaç ekersek önleyebiliriz.Yeşil alanlar Adana’nın akciğeridir korunup, çoğaltılıp, değerlerinin bilinmesi gerekir.
 
 
4. Seyhan Nehri ve Adana Çocukları
( ‘Su İti ‘ Nedir Bilir misiniz?)
 
 
1950’nin sonları bizim kuşağın ilk gençliğe adım attığı dönemdi. 
Seyhan Barajı biz gençlere sunulmuş bir armağan gibiydi. 
Niçin derseniz; Adana çocukları su ile birlikte büyür de ondan. 
Yüzmeyi, sulama kanallarında nehirde öğrenir Adana çocukları.
Balığı nehirden tutar Adanalı...
Tahta pullusu, kelebicin çıkardı Seyhan suyundan.
Hatta bir dönem Seyhan suyunda tatlı su foku bile vardı.
Adanalı oltacılar ona “ su iti ” derlerdi. 
Velhasıl değerli okurlarım Seyhan Barajı su tutunca...
Adana’ya adeta deniz gelmiş gibi olmuştu.
 Seyhan Nehri çocukları artık kanallarda nehirde değil, gölde de yüzebilecekti.
 Seyhan  Baraj Gölü’nen Adana’ya yansıyan tek etkisi bu olmamıştı: 
Seyhan gölü ve ağaçları yağmur ortalaması da yükselmişti.
 
Sarı Sıcak Çökünce-Okulu Kırınca
 
Sarı sıcağın çöktüğü günler başladığında okulu kırar baraja giderdik. 
Kent ulaşımındaki seçenekler sınırlıydı:
Fayton, taksi ve Okat Otobüsleri vardı, hepsi de o kadardı işte. 
Faytona ya da taksiye paramız mı yeterdi...
Baraj Gölü’ne kadar yürüyerek gider öyle de dönerdik.  
Dönüşte kurtlar gibi acıkmış olurduk. 
O günlerin Adana’sı mor sümbüllü bağların meyve ağaçlı bahçelerin şehriydi. 
Bahçelerden bağlardan mevsimine göre erik, elma, zerdali, incir, üzüm hatta hint inciri, böğürtlen...velhasıl ne bulursak koparır yerdik. 
Hint inciri yemek kolay işlerden değildir. 
Her yanı diken doludur mübareğin. 
Ama karnımız açlıktan zil çalıyorken kim takardı dikenleri...
Sopayı uzatıp dalından düşürürdük...
Çakı ile de kabuğunu soyar sonra da afiyetle yerdik. Elimize batan dikenlerin acısı 
daha sonra çıkardı, hem de nasıl biber gibi yakardı o dikenler tenimizi. 
Bağ bahçe sahipleri biz meyve koparan haylazları görünce bağırırlardı. 
Kovalayınca da yatırır kaçardık. Adana deyişiyle, kopardık.
(Kopmak, Adanaca, yel gibi hızlı koşmak demek oluyor).
 Onlar da zaten yakalamacasına kovalamazlard. 
Kaçıracak kadar seslenirlerdi o kadar.
Hoşgörü, cömertlik vardı o çağda, güzel günlerdi o günler...
 
5. Seyhan Barajı Yatağı Doluyor 
 
 
Anılardan kopup dalgın gözlerle göle baktım...
Doluyor, dolacak diye düşünüp içimi çektim.
O mavi güzelliğin ömrü yatağı doldukça kısalıyordu. 
Belki bir yirmi ya da otuz yıl kadar daha bu haliyle kalabilirdi.
Sonra ne olacak derseniz: Nehir göl yatağına alüvyon taşıyor. 
Gün gelecek alüvyonlar göl yatağını dolduracak.
Günümüzde su ile kaplı halde gördüğümüz alan, önce, sığ suların örttüğü bir bataklığa; 
sonra da bir alüvyon çölüne dönüşecek. Böylece Adana’ya güzellikler katan Seyhan Baraj Gölü anılarda, fotoğraf karelerinde kalacak. 
Gölü karşı kıyıya bağlayan köprüler de işlevini yitirip toprak zemin üzerinde kalacaklar. Gelecek nesiller hayretle bakıp belki de “ Toprağın üzerindeki bu köprüleri hangi akla hizmet yapmışlar!? “ diyeceklerdir. 
Aslında bu iç karartıcı manzarayı günümüzde yaşıyor olabilirdik. 
Çatalan Barajı’nın inşası bunu önledi Seyhan Gölü’nün ömrünü uzattı.
*    *    *
Düşüncelerden ayrılıp karşımdaki mavi güzelliğe baktım yeniden. 
Gölün sular çekildikten sonraki halini hayal etmeye çalıştım ruhum daraldı. 
“ Neyse...” diye düşündüm sonra...“ Henüz o günler gelmiş değildi çok şükür!” 
Bir yandan da çare arayan zihnim sorgulamaya devam ediyordu: 
“ Acaba bu kötü sonu önleyecek bir tedbir...bir care... yok muydu? 
Kim bilir... teknoloji gelişiyor...belki de bir çözüm bulunurdu.  “  
 
6. Ağaç Olan Fidanlar
 
 
Göl suları küçük dalgacıklar yaparak kırışıyordu. 
Yıldızımız Güneş’ten yayılar huzmeler dalgacıkların üzerinde pırıldıyordu.
Su da ışık da gönlümde kopan fırtınadan habersizdiler. 
“Sakin bir köşe bulup kendimi dinlemeliyim” diye düşündüm. 
Ağaçlar içinde bir köşeye çekip arabadan indim.
Güneş ufka alçalmıştı. Doğu ufku renklere bürünüyordu.
Güneş güne veda şölenine hazırlanıyordu.
Yıldızımız Güneş yaşam kaynağıdır, büyülü güzellikler üretendir. 
Her gün renk senfonisi ile doğuyor, renk şöleni ile batıyor.
Böylece biz insanlara hem yaşam hem de güzellikler sunuyor.
Tabii bu harikaları, gözlerimizi semaya çevirirsek, fark edebiliyoruz...
*    *    *
Etrafta kimseler yoktu...ağaçlar... rüzgar ve kuş sesleri...
Dallar arasından süzülen ışık huzmeleri ve ben...
Bir kanapeye oturdum. 
“Gençlik çağımda dikilen fidanların gölgesindeydim.” 
Hani büyürlerse yeşil bir cennet yaratacak fidanların. 
Umut ettiğimiz gibi olmuştu; gelişip-büyümüşlerdi.  
Serin gölgeli korular meydana getirmişlerdi.
Ne var ki...ağaçlandırma orada kalmıştı! 
Gelişen kentin ihtiyaç duyduğu yeni kent ormanları üretilmemişti.
Günümüzde kuraklıktan yakınılıyor... 
Villaları yıktık...
Yalnızca duvarlarını değil bahçelerini de yok ettik.
Yerlerine ne yaptık?  Beton kuleler diktik! 
Beton ormanının yağmur getirdiğini hiç duydunuz mu?! 
Dünyanın en bereketli toprakları üzerinde ağaçsız kent yarattık!
Ne kadar övünülse azdır!
 
7. Seyhan Gölleri ve Adana
 
 
Değerli Okurlarım 
Seyhan Vadisi Adanalılar için çok önemlidir çok!
Seyhan Vadisi’ni çekip çıkardınız mı geriye çirkin boğucu bir kent kalır.
Seyhan kıyılarının betonlaşmasına izin verirseniz!!!
Hiç kuşkunuz olmasın; Seyhan Nehri açık kanalizasyona dönüşecektir!
Şehirle Nehir arasına beton duvarlar girecektir!
 
Değerli Okurlarım 
Adana’yı güzel ve farklı bir kent yapan nehir vadisidir. 
Seyhan Barajı inşa edileli 60 yıl oluyor. İnşa edildiğinde 50 yıllık bir ömrü olduğu konuşuluyordu. Bu bilgi doğruysa Seyhan Gölü’nün doğal ömrü zaten dolmuş. 
Demek oluyor ki o mavi gölümüz uzatmaları yaşıyor. 
Seyhan Baraj Gölü yatağı bir gün dolacak. 
Gün gelecek o mavi göl elimizden kayıp gidecek. 
Bu sonu önlemeye gücümüz yetmeyebilir. 
Ama, Seyhan Nehir Vadisi’ni koruyabiliriz...  
O kıyıları hem göl çevresinde, hem şehir merkezinde yeşille donatabiliriz. 
Başkan Aytaç Durak bunu bir ölçüde yaptı.
Ama devamı getirilmiyor! Niçin?
Tabii Seyhan kıyılarını arsa rantı hırsına kurban vermezsek çevresinde
yeşil kuşaklar üretmek mümkün olabilir...
Eğer Adanalılar arsa rantı hırsına “ DUR!” deyip direnmezlerse; 
Seyhan İç Gölü de,  yeşil alanlarla donatılması gereken kıyıları da 
betonlaşmaya teslim edilir!  Böylece Adana, son soluk alma alanlarını 
ve güzel kent kalabilme imkanını yitirmiş olur... 
 
 
8. Seyhan Barajı ve Hidro Elektrik Santrali
 
 
Adana'nın kuzeyindedir, şehir merkezinin 15 km kadar yukarısındadır. 
Adana’nın sık sık karşılaştığı su baskınlarından korunması amacı ile yapılmıştı. 
Toprak dolgu tipi bir barajdır.  8 Nisan 1956'da hizmete açılmıştır. Hidroelektrik santralinde 
54 MW güç ile, yılda toplam 350 milyon KWh elektrik enerjisi üretilir. 
 
9. Seyhan Nehri
 
Türkiye'nin Akdeniz'e dökülen nehirlerinden birisidir. Uzunluğu 560 km'dir. 
Havza alanı 20.600 km²'dir. İki önemli kolu vardır: Zamantı suyu ve Göksu.
Adana-İçel sınırında Deli Burnu'nda Akdeniz'e dökülür. Seyhan Nehri üzerinde Yedigöze, Çatalan ve Seyhan Hidroelektrik Santralları kurulmuştur. 
 
Değerli Okurlarım
 Seyhan, Ceyhan, Göksu nehirleri ve onları besleyen kaynaklarını “ Tarihte ve Günümüzde Adana ” yazı serisi içerisinde, “ Çukurova Topraklarına Yaşam Veren Akarsular “ başlığı altında ayrı bir bölüm halinde ele alıp siz değerli okurlarımla paylaşacağım.
 
“ Tarihte ve Günümüzde Adana “ başlıklı yazı serisine gelecek sayıda devam edeceğiz.
“ Adana’da Çarşı Ağasından Belediye Başkanına “ başlığı taşıyan bölümde şehrimizi kimler yönetmiş hangi eserleri bırakmışlar, “Deli Vali “ ünvanı kime verilmiş ve zamanla neler yok olmuş hepsini paylaşacağız inşallah! Esenlik ve sevgi ile olunuz. 
 
 



Sayı 33 (Temmuz - Ağustos 2016)

Bu yazı 6424 defa okundu.