Siz Hiç Atatürk’ü Gören Gözlere Baktınız mı ?
Lebibe Seğmen Özveren’den çocukluğumdan bu yana dinlediğim Atatürk ile tanışma hikayesini, Ulu Önder’in ölüm yıldönümü nedeniyle Kasım ayı sayımızda sizlerle paylaşmak istedim. O gözlerde Ata’yı görüp, yaşadığı heyecanı ve onuru paylaşıp, onunla konuşmuş olan kişiden “Büyük Kurtarıcıyı” dinlediniz mi? Lebibe Seğmen Özveren’den çocukluğumdan bu yana dinlediğim Atatürk ile tanışma hikayesini, Ulu Önder’in ölüm yıldönümü nedeniyle Kasım ayı sayımızda sizlerle paylaşmak istedim.
Kız Enstitüsü Ziyareti
Atatürk, 19 Kasım 1937 Cuma günü Adana Kız Sanat Enstitüsü’nü ziyaret eder ve öğrencilerle konuşup onlara çeşitli sorular sorar; o zaman 17 yaşında olan Lebibe Hanım bu karşılaşmayı şöyle anlatır: “… Biz Moda dersinde öğretmenimiz Nimet Beller’in sınıfında idik. Hepimiz çok heyecanlıydık, Ulu Önder’i görecektik. Atatürk, Türk kadının iyi yetişmesine; sanata ve sanatçıya çok değer verir, özellikle kız okullarını her fırsatta denetler, derslere girer, programları kontrol ederdi. Okulumuzu da yine bu sebepten ziyarete gelmişti. Atatürk sınıfa girdi, sınıfta çıt çıkmıyordu, ben sanki büyülenmiştim. Atatürk sınıfta bazı arkadaşlarıma sorular sordu. Çok şık giyinmişti, sağlıklı görünüyordu. Yanıma geldi, bana: ‘Nedir bu kızım?’ diye sordu. Sesi gürdü. Heyecanlanarak, şapka yaptığımı söyledim. Elimde siyah fötrden bir tepe vardı. Atatürk, şapkayı aldı, inceledi ve teşekkür etti. Yüzündeki ifadede bizimle gurur duyduğunu gördüm, gülümsüyordu…”
Lebibe’nin Defteri
Atatürk, sınıfları dolaştıktan sonra Müdür Odası’na geçmiş ve öğretmenlere sormuş: “Bu çocuklara defter tutmasını öğretiyor musunuz?” Öğretmenlerimiz de: “Evet öğretiyoruz.” demiş. Atatürk: ”Bana bir defter gösterin?” deyince, öğretmenim beni çağırarak; “Lebibe, defterlerini , dosyalarını topla gel, Atatürk bekliyor.” dedi.. Kucağımda Moda ve Biçki Dersi defterleri ile Atatürk’ün yanına gittim. Defterlerimi uzattım. Atatürk defterleri tek tek inceledi. Gördüğü şekillerin ve rakamların neyi ifade ettiğini sordu. Ben de açıkladım: “ B beden; B1/20 1 arka yaka efendim.” Atatürk güldü: “Biçki dersinde karşımıza Matematik çıkıyor.” dedi. “Evet efendim.” dedim. “Defterler çok temiz, çok düzenli, Lebibe herhalede çok çalışkan bir kızımız.” dedi. Teşekkür etti ve defterlerimi bana geri verdi. Atatürk, öğretmenlerimize dönerek: “Bu çocuklar ileride kendi işlerini kuracak, serbest iş hayatına girecekler, gelir- gider defteri tutacak, vergi mükellefi olacaklar, onlara defter tutma öğretilmeli, dedi.” Öğretmenler, böyle bir defter tutulmadığını söyleyince; “ Şu andan itibaren muhasebe dersi bu okullarda okutulacaktır.
Bir sonraki imtihanda ben Ankara’dan size iki soru yollayacağım, gerekli çalışmayı yaparak, dersi programınıza alın dedi.” Gerçekten de bir sonraki sınavda hepimiz Atatürk’ün yolladığı soruları cevapladık. ”İlerleyen yaşına rağmen Lebibe Hanım yıllar öncesinde yaşadığı bu önemli anıyı belleğinde hâlâ taptaze saklıyordu. Atatürk’ü anlatırken sık sık gözleri doluyor, kâh hüzünlenip kâh tebessüm ediyordu. Atatürk; yokluk ve sefalet içindeki umutsuz bir milletle kazandığı Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, Cumhuriyeti kurmuş; Yeni Türk harflerinin kabulü, kadınlara ve erkeklere eşit haklar verilmesi, Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkartılarak laik hukuk düzenine geçilmesi, Sanayi Kuruluşları’nın kurulması gibi birçok mucizeye imza atarken; Anadolu’daki bir Kız Enstitüsü’ne de verdiği sözü tutarak sınava iki adet soru yollamıştır.
91 Yaşındaki Genç
Cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kız öğrencilerden biri olan Lebibe Seğmen Özveren, bugün 91 yaşında ve Adana’da yaşıyor. Önce Adana İsmet İnönü Kız Enstitüsü’nden ve daha sonra Ankara Kız Teknik Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuş ve mezun olduğu bu okullarda öğretmenlik yapmıştır. Bir süre sonra da Adana’da biçki/dikiş atölyesi açarak; Atatürk’ün de istediği gibi serbest meslek sahibi olmuş, Adana’nın ilk kadın girişimcilerinden biri olarak, birçok genç kıza iş imkânı tanımış, meslek sahibi olma kapısı açmıştır. Bu anının yaşandığı, şu anda Sabancı Kız Teknik ve Meslek Lisesi olarak faaliyet veren okulun koridorlarında gezerken, Ata’nın şu sözlerini işiteceksiniz: İki Mustafa Var“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”
Tuğba Akkoca Özden
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları