SAYILARIN BİLİMİ VE KÖKENİNE DAİR...
Sayıların bilimi matematik…
Matematik, bir anlamda sayıların bilimidir. Sayıların ortaya çıkması, kullanılması insanın belki mağara yaşamından başlayıp bugüne kadar gelmesi de, sürmesi de, zorunluluk ve ihtiyaçların bir sonucudur.
Ilkel topluluklardan günümüzün modern dünyasına kadar geliştirilerek kullanılan sayılar, matematik dışında da kullanım alanlarına sahiptir. Bunlardan biri de gündelik hayattan dinsel ritüellere kadar çeşitli alanlarda satılara anlam yüklemek olarak çıkar karşımıza. Öyle ki, kimi durumlarda sayılara anlam yükleyen, neredeyse kutsallık atfeden bir inanca dönüştürür.
Sayılarla dinsel inanışlara bağlanma
Her toplumsal yapı, kendi kültür ve inançları doğrultusunda sayılara anlamlar yüklemiş ve kullanmıştır. Özellikle etnik ve dinsel kökenli inanışlarda sayılarla da oldukça sık karşılaşmak mümkün. Sayılar, burada daha çok, toplulukların dinsel inanışlara bağlanma etkisini arttırıcı bir unsur olarak kullanılmaktadır.
12 imam, tanrı, İsa, ruh anlamında kutsal üçlüsü, 40’lar, 7’ler, 13 rakamını uğursuzluğu, tek ya da çift rakamlara yüklenen batıl yaklaşımlar gibi pek çok sayıyı ifade eden rakamlar, İslamiyet, Hıristiyanlık, Budizm gibi pek çok dinde ve çeşitli ulusların kültüründe yer alır. Bu sayılar, etnik ya da dinsel inançlarda bugün de varlığını sürdürmektedir. Sayılar bir anlamda teolojik ya da ilahiyatçı yapılar aracılığıyla halk kültürü ile iç içe geçmiştir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
İlkel toplulukları bir yana koyarsak, köklerini Mezopotamya ve eski Mısır gibi uygarlıklardaki inanışlarla birlikte, bir anlamda bilimlerin ilk çıkış ve varoluş kaynağını oluşturan astronomi, mühendislik gibi alanlardan alan sayılar, zamanla mitoloji aracılığıyla dinsel inançlara da taşınmıştır.
Bugün gerek Hıristiyanlık gerekse İslamiyet ile pek çok dinde olduğu gibi sayılara yüklenen anlamların belki de önemli bir bölümü, evrenle, evrendeki değişimlerle, mevsimler ve zaman bilim olan takvimle doğrudan ilişkilidir.
Ancak dinler, bu sayıları asıl anlamlarından çıkartıp, inancın batıl bir biçimine dönüştürmüş ve ritüelleştirmişerdir. Böylece sayılar, bir gerçeğin ifadesi olmaktan çıkmış, gerçeküstü/metafizik bir anlam kazanmıştır.
O zaman halkbilimine de yansıyan etnik ya da dinsel inançlarda yer alan ve kutsallık atfedilen sayılara nasıl bakacağız.
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, halk kültürü dediğimiz şey, halkın inançlarının ya da inanış biçimlerini de incelemekte ve ele almaktadır. Çağdaş bir yaklaşım, halk kültüründe bir saptama ile yetinemez ve bir sadeleşmeye giderek halk kültürünün arızalardan arındırılmasını da sağlar. Buna göre bir halk kültürü incelemesinde inançların sürdürücülüğü üstlenilemez. Dinsel dogma ve inançlarla halkın gündelik yaşam içinde oluşturduğu diğer kültürel unsurlar arasında bir set çekmeyi de gerektirir.
Bilime, bilim insanına ve bilime inan insanlara göre, dinsel kökenli sayılar bir anlam ifade etmiyor. Çünkü bu sayıların önemli bir bölümü ilk çıkışındaki anlamları olan kendi gerçekliğinden çıkmıştır. Dinsel inanca göre anlam ifade eden sayıların (bir araştırma konusu olmak dışında) bilim için bir anlamı yoktur.
İnsanoğlu, sayıların anlamı, gizemi ve işlevi üzerine tarihin başlangıcından bu yana kafa yordu. Sayılarla uğraşan filozoflar, sayıları çeşitli alanda kullandılar ve yeni gerçekleri ortaya koydular. Sayılara kafayı takan dinler ise, hurafelere ulaştılar. Bu anlamda yayınlanmış “Sayıların Gizemi”, “Doğanın Sayıları” ya da “Vahşi Sayılar” gibi pek çok kitap bulunmaktadır.
Bilimin de kendi sayıları var
Sayılar, uydurmanın, kandırmanın değil gerçeğin ifadesidir. Sayılar, bilimin gerçeği ve aracıdır. Bilimin kendi sayıları var. Bilimin sayıları gerçekliğin bir yansıması olmasının da ötesinde insanlığın hizmetindedir.
İnsanlık bugünün dünyasına düşüncenin, kültürün, sanatın, mühendislik ve tıp gibi pek çok alandaki gelişmesinin sayesinde ulaşmıştır. Bütün bu alanlarda sayıların, daha doğrusu sayıların bilimi matematiğin de katkısı vardır. Felsefede de, düşünsel anlamda denklemler kurar, hesaplamalar yaparız. Toplum alanında da, siyasette de bu böyledir. Matematik her yerdedir, sayılar her yerdedir. Önemli olan sayıları nerede, nasıl ve niçin kullandığımızdır. Önemli olan sayılara yüklediğimiz gerçek anlamları ve işlevleridir.
Sayılar da pek şey de olduğu gibi batıl inançların, dinsel bağnazlığın elinden alınmalı, halkın kandırılmasına dogmatik inançlara bağlanması engellenmelidir.
Eğer ile bilim, sanat, mühendislik, tarih ve takvimde sayılardan söz edeceksek, işte toplumbilimin, arkeolojinin, tarih biliminin hatta siyasetin sayıları ve anlamlarına dair birkaç örnek:
Takvimlerde, 1789 Fransız devrimi ve aydınlanma çağının insanlığa kazandırdıkları. 1917 Ekim devrimi: emeğin ve insanlığın kurtuluşu yolunda atılmış ilk büyük adım.
Sanatta, Leonardo Da Vici’nin resimde kullandığı matematiksel yöntem, bugün sanatta kullanılan “altın oran”. Arşimed’in yer çekim yasası, Newton’un, Galileo’nun dünyanın dönüşünün hesaplaması ve bilimin insanlık yararına kullandığı sayılar…
Biraz daha günümüz dünyasına, daha toplumsal ve politik sayılara gelelim.
1. dünya ve 2. dünya paylaşım savaşları ve anlamları nedir?
3. dünya ülkeleri ne anlama geliyor, kim bu 3. dünya ülkeleri? Niye 3. dünya?
Birer sayısal kod olarak, 1. MC, 2. MC nedir?
Toplumsal belleğimizde yer alan 12 Mart ve 12 Eylül faşizmi de bizim topraklarımıza dair bir sayı, bir tarih ve kodlama değil midir?
Irkçı 9 ışık teorisi neyi çağrıştırıyor?
G 8’ler kim, bu ne anlama geliyor? Ya G 20?
Sayıların günümüzde de pozitif olduğu kadar negatif kullanımları söz konusu.
Nazım Hikmet’in Mustafa suphi ile 14 yoldaşının öldürülüşünü şiirinde “Göğsümde 15 yara var!/Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!..” diye anlattığı şu dizelerdeki sayıların anlamı nedir?
Yine Nazım Hikmet’in “Burjuvazi katletti içimizden ikisini” derken verdiği bu sayı kimleri, neyi anlatıyor?
Yine şairin “Sontiroum 90” derken verdiği mesaj nedir?
Ya 33 kurşun, ya Sivas’taki 37 can?
İşte bizim bugün bilimin ve aydınlığın yolunda ilerleyen insanları kodladığı sayılarda bunlar. Bu sayıların bir bölümü, insanlığın tarih içerisinde mücadelelerle oluşturduğu bir geleneğin simgeleyen anlamlar taşır. Bir bölümü de unutmamamız ve hesaplaşmamızı hatırlatan sayılardır. Son olarak da insanlığın hizmetinde kullandığımız sayılar ve matematiksel hesaplardır ki bu da bizim için değerlidir.
Dogmatik inançların uydurduğu ve köhneleştirdiği sayıların karşına, insanlık değerlerinin ve bilimin sayılarını koyuyoruz.
Tarihten, sanata, edebiyattan gündelik hayata kadar her alanda sayıların da bir dili, bir anlamı var.
Üç kulfü, bir elham, okumuyoruz, günahlardan kurtulmak için kabeyi 7 defa tavaf etmiyor, 99’luk tespih çekmiyoruz. Sayıları, salyalarla karıştırıp üfürmüyoruz.
İnsanlık bilim ve teknoloji aracılığıyla sesten on kat hızlı uçan füzeler yapıyor uzayın sonsuzluğuna uçuyor, insanlığa geleceğin kapılarını aralıyor.
Biz sayılara kutsallık yüklemiyoruz. Sayıları bilimin emrine, bilimi de insanın emrine veriyoruz. Bilim de, sayılar da bizim için ancak gerçekliğe ulaşmak, doğruya varmak için bir araçtır: daha güzel, daha yaşanılası bir dünya yaratmak için…
* Bu yazı, ilerici ve aydın yazarların, özellikle halk bilim dalında yazdıkları yazılarda dinsel inançların tuzağına düşmesinin yanlışlığına dikkat çekmek için kaleme alınmıştır.
Uğur Pişmanlık
Diğer Yazıları
Tüm Yazıları