Kadın Makinistler

Adana Tren Garı'nın Tarihi

Adana Garı’ nın şehrimiz için ayrı bir yeri var ve hala en sevilen tarihi binası konumunda. TCDD 6. Bölge Müdürlüğü bünyesinde, şehir merkezinde kurulan Adana Garı, 1912 yılında tamamlanarak hizmete girmiş.Yaklaşık 450 000 m² büyüklükte bir alanı kaplıyor. Ana binası, lojmanları ve bakım-tamir atölyeleri ile kentin orta kesimindeki Uğur Mumcu Meydanı’nda bulunmaktadır. Bu meydana üç büyük sivri kemerle açılmış, geniş ve yüksek bir mekana sahip. Orta bölümde bekleme salonu, gişeler, danışma ve eşya-emanet bölümü gibi standlar yolculara hizmet vermekte. Soldaki bölümün üst katında hareket memurluğu, gar müdürlüğü ve VIP salonu var. Ayrıca binanın sağında ve solunda lojmanlar mevcut. İstasyonun, yolcu trenleri için üç peronu bulunmakta. Konya’ dan Mardin’ e kadar 12 şehri kapsayan Bölge Müdürlüğü’ nde, toplam 3200 personel çalışmakta. Bölgenin toplam 1400km hattı var. En yüksek noktası 1465 m uzunluğuyla Ulukışla’da. Ayrıca bu uzun hatta 60 tünel bulunmakta. 

Trenler, gelişen teknolojiye ve insanoğlunun gitmek istediği yere daha kısa zamanda ulaşma hırsına yenik mi düştüler, derken yeni yatırımların olduğunu Bölge Müdürü Mustafa Çopur ile yaptığımız sohbette öğrendim. Mustafa Bey, 36 yıldır bu mesleği icra etmekte. Üç yıldırda Bölge Müdürü olarak görev yapmakta. Verdiği bilgiler tren taşımacılığı için önemli detaylar. 

Adana’dan Ankara’ya, Çukurova Eskpresi hergün karşılıklı seferlerini düzenlemekte. Yataklı vagon ve restoran hizmeti var. Yazın klimalı, kışın kaloriferli.Adana- Kayseri seferleri ise akşam Adana’dan gidip sabah Kayseri’den geliyor.Ayrıca Adana-Elazığ arası da seferler bulunmakta. Toros Ekspresi ise Adana- Karaman güzergahınahergün hizmet vermekte. Kendi bölgesinde karşılıklı çalışan iki sefer var. Biri Mersin- İslahiye, diğeri ise Mersin- İskenderun. Sabah gidip akşam dönmek aynı tren ile mümkün.


Adana İçin Vazgeçilmez Adana-Mersin Arası Seferler

Adana-Mersin arası 27 çift tren yani 54 sefer yapıyor. Yaklaşık yarım saatte bir sefer olmakta. Yeni trenler ile 46 dakikada gidiliyor. Günlük 15.000 kişi taşınıyor. Hızlı tren yapılırsa süre 30dakikanın altına düşecek. Hedef, günlük taşınacak kişi sayısını100.000’in üzerine çıkarmak. Önemli bir haber ise, Yenice’de 420.000 metrekarelik alana kurulacak olan lojistik merkez. Yenice; Limana, Adana’ya, İç Anadolu’ya açılan otoban yollarına yakınlığı ile stratejik öneme sahip bir ilçe. O yüzden yeni lojistik merkez olarak seçilmesine şaşırmamalı. Özel sektörü içince bulunduğu büyük yatırımlar yapılmaya başlandı bile. Ayrıca Adana’daki atölyeler de Yenice’ye taşınıyor. 

 

Kadının Gücü

Kadınların yapamadığı iş var mıdır? Ya da yapamayacağı? Tabiki vardır. Özellikle fiziksel güç gerektiren işlerde erkeklerin daha baskın rol aldıkları görülür. Ama erkeklerin yapamayacağı işler de vardır. Aslında bu çok gereksiz bir tartışma. Asıl konu, karşı cinslerin hegemonyasında çalışan insanlar, en başta cesurlardır. Bugün size, sadece erkeklerin yapabildiğini düşüneceğiz bir meslekte iki genç kadın çalışandan bahsedeceğim. İki cesur makinist kadından.
 

İki Cesur Makinist

Hatice Özdemir; 39 yaşında, bir anne. Esra Akın; çocukluğundan bu yana trenlere hayran olan 1990 doğumlu genç bir kadın. Mesleği neden seçtiklerinden hayata kadar, birçok soru sordum: 

 

Bu mesleği nasıl seçtiniz?

Hatice Özdemir: Tesadüf oldu. Demiryolları makinist alıyordu bir başvuru yapayım, dedim ve şimdi buradayım.

Esra Akın: Ben çalışanlar içinde en küçüklerden biriyim. Çocukluktan bu yana tren hastalığı vardı. Kondüktör olmak istiyordum. Bilet keseyim, hep trende olayım. Tesadüfen İş- Kura girdim. O gün Devlet Demiryolları'nda seçilebilecek iki şık vardı: makinist ve operatörlük. Bende dalgasına tıkladım. Başvuracak oldum, olmadı. Ben de vazgeçtim. Son gün bir arkadaşımın ısrarı ile son dakikalarda İş- Kur’ dan başvurdum. Ve bugün buradayım.


Buraya girmek için nasıl işlemlerden geçtiniz?

Hatice Özdemir: Biz alınırken 2 yıllık meslek okullarının bazı bölümlerine öncelik vardı. Şart koydular, KPSS puanı istediler. İş- Kur vasıtasıyla yerleştik. Daha sonra, Psikoteknik sınavından geçiyorsunuz. İşe giriş eğitimi 3.5 aylık. Bu eğitimi almadan trenin üstüne çıkamıyoruz. Dört yıldır çalışıyorum. Hemen hemen bütün makineleri kullanabiliyorum. Elektrikliler hariç bütün dizelleri kullanıyorum.

Esra Akın: Bende aynı eğitimleri aldım. Hatice Hanım kadar yola gitmedim ama stajlarda bayağıyol gittim. Güzel bir meslek ama ben hep kondüktör olmak istedim. Arkada olmak isterken en öndeyim. Bazen bu durum değişik hissettiriyor.


Nasıl bir heyecan bu meslek?

Hatice Özdemir: Çok büyük heyecan. İlk kurs bitimi pratik yapıyoruz, teorik bitti. Yedibinlik Yunus Emre’lerimiz var bizim lokomotiftırları ise onlar küçük araba diye düşünün. koltuğa oturduğumda, ‘’yok ben süremem’’ dedim ve kaçtım. Daha sonra hoca ‘’sen bunu yapacaksın, bu olacak’’ dedi. Oturdum, oturuş o oturuş. 


Anlaşılan artık kalkmak istemiyorsunuz.

Hatice Özdemir: Çok keyifli bir iş, çok güzel. Bir kere büyük bir güce hükmediyorsun. Güzel ama riskli bir meslek.


Riskli derken?

Hatice Özdemir: En basiti aniden duramıyorsun. Tabiki belli bir hızla durabiliyorsun ama yolda yaşanabilecek sıkıntılar var. Mesela geçenlerde bir seyahatimde lokomotifle vagon birbirinden ayrıldı. Nasıl panik oldum. Her an tetikte olmak gerekiyor. Örneğin bir araç çıkıyor yola, çarpma tehlikesi yaşıyorsun.Riskli durumlardan biri de intihar girişimleri. Ben hiç rastlamadım çok şükür. 


Makinistlik erkek işi gibi düşünülen bir meslek. Sizce kadınların bu mesleğe getirdiği farklılık nedir?

Hatice Özdemir: Treni kullanırken aslında hiçbir farkımız yok. Sonuçta fiziksel bir güç gerektirmiyor. Ama yolda karşılaşacağımız aksi bir durumda, örneğin vagon koptu - iki kişi gidiyorsunuz-birimiz aşağı inecek birimiz trende kalmak zorunda. Ben aşağı inip iki vagonu birbirine bağlayamam, gücüm yetmez. Yoksa tren kullanırken farkımız yok, bir gaz bir fren. Ama çok dikkat gerektiren bir meslek.

Esra Akın: Kendinize güveniyorsanız tavsiye edebileceğim bir meslek. Çünkü erkek egemenliğinin olduğu bir meslekte kendinize güvenmeniz gerekir. Sırf devlet işidir düşüncesiyle gelirseniz çok zor, severek yapmanız gerek. Trenlere her baktığımda, sevgilinizi görünce nasıl heyecanlanırsanız, bende öyle bir duyguya kapılıyorum. Trenin sesini de çok severdim çocukken. Allah nasip etti, çok şükür. Aşkımla birleştim.


Neden fotoğrafçılardan şikayetçisiniz?

Hatice Özdemir: Belemedik’ ten çıktık, makas hızımız çok değil 30 gibi. Varda(Alman) Köprüsü’ nde bekleyen fotoğrafçılara korna çalıyorum. Ama inatla bir kadın fotoğrafçı beni çekiyor. Ben kornaya basıyorum, kalkmıyor. Eyvah! dedim ezildi. Derken son anda yanındaki arkadaşı çekti. O kadar korktu ki yanındaki arkadaşına sarıldı. Büyük bir tehlike atlattı.Fotoğrafçılar korna çaldığımızda‘' ben geliyorum, hadiçekin' diye algılıyorlar bence. Oysa önümüzden çekilsinler diye kornaya asılmak zorunda kalıyoruz. Varda Köprüsü’ nün üstünde fotoğraf çekmeyin lütfen, özellikle rica ediyoruz. Özellikle tren gelirken çekmeyin. Biz gelirken önümüze geçip özellikle hatıra fotoğrafı çektirenler bile var. Korkunç birşey bu. Köprüden düşme tehlikeleri bile var. Umarım önemli bir kaza olmaz ama biz bu konuda çok rahatsızız. Çok kızıyoruz ve dikkat etmelerini istiyoruz. 


Yolcular için neler diyeceksiniz?


Hatice Özdemir: Bizim yolcularla bir bağlantımız olmuyor, tamamen bağımsızız. Geçenlerde Adana- Mersin arası çalışırken meraklı bir teyzem ‘’ bayan’’ mı sürüyor diye geldi, baktı.

Esra Akın:Bazen ihtiyaç için arka tarafa geçmek gerekiyor. Yolcular laf atıyorlar, ‘'bu mu sürüyor, kadın mı sürüyor, o kadar yavaş gidiyor'’ diye. Resmi kıyafet giyiyoruz. Birgün teyzenin biri beni doktor sandı. ‘’Artık trenlerde doktorda mı var’’ dedi. Makinist olduğumu söyledim. Teyze herkese bağırarak ‘’ aaa bayan sürüyormuş’’ dedi. Hepsi şaşkın, sohbet etmek istediler nasıl kaçtığımı bilemedim.


Trene taş atma ne durumda?

Hatice Özdemir; Adana- Mersin arası çok fazla var. Özellikle bazı kısımlarda çok yoğun. Zarar vermek için sanırım, nedenini bilemiyoruz. Ya da oyun yapıyorlar; tren geçerken kim camını kıracak oyunu. Ailelere iş düşüyor böyle durumlarda. Çocukları bilinçlendirmek gerek. Bu konu bizim için çok önemli. Trenlerin ön camlarını kırıyorlar maalesef. Yolda izleyen çocuklar, insanlar bazen garip hareketlerde bulunabiliyorlar. Sonra treni kadının kullandığını görünce şaşırıp, dona kalıyorlar. Utanıyorlar. 


Tekrar bu mesleği seçer misiniz?

Hatice Özdemir: Kesinlikle seçerdim. Makinistliği seviyorum, havalı bir meslek. O makinenin üstüne çıktığınızda, o koltuğa oturduğunuzda havanız değişiyor. Güzel meslek.


Peki aileniz ne diyor?

Hatice Özdemir: Annem ilk duyduğunda, nereden buldun bu mesleği diye tepki gösterdi. Ne işim vardı erkeklerin içinde? O zaman bir tek ben vardım kadın olarak. Başlarda, sabah çok erken gidip geç gelmeme alışamadılar. Oğlumla beraber yaşıyorum, oğlumda başlarda alışamadı ama babam çok gurur duyar benimle. Yola gidiyorum deyince gözlerinin içi güler. Oğlum çok sevmiyor. 2 yıl önceki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ nde oğlumun okuluna konuşmacı olarak çağırdılar. ‘'Benim annem’’ diye herkese söylüyor, hava atıyordu. Sadece o zaman mesleğimi sevdi.

Esra Akın: Annemle yaşıyorum. Biz yazları Pozantı'ya yaylaya gideriz. Abim polis. Eskiden annemi‘’ polis annesi’’ diye çağırırlardı. Son bir buçuk yıldır ‘’ makinist annesi’’ oldu. Tanımadığınız insanlar bile selam vermeye başlıyor. Esnaf sohbet ediyor, ‘'yol nasıl gidiyor’' falan diyor. Daha bir kendinize güveniyorsunuz.


Bekar mısınız?

Hatice Özdemir, Esra Akın: İkimizde bekarız. Bu meslekte evli olmak çok zor. Nöbetler ağır, çalışma saatleri bazen zorluyor. Gece treni yapmıyoruz ama yinede kolay değil. Vardiyalı, haftasonu tatili yok, bayram tatili yok. Tabi biz abilerimiz kadar yoğun gitmiyoruz ama yine de yorucu. Mesela Karaman'a gidiyoruz, sabah 6’ da çıkıp akşam 10’ da burada oluyoruz. 

Sabah 9’ da Mersin’ e hareket eden tren ile gidip geri geldim.Fotoğraflar çektim. Lokomotifin camındaki kocaman çatlağın nasıl olduğunu öğrendiğimde tüylerim diken diken oldu. Genç bir delikanlı, korkulukların üstüne çıkarak, eline büyük bir kaldırım taşı alıp camı kırmış. Üstelik ezilme tehlikesi de cabası. Trene taş atmak, taş atmayan insanların asla anlayamayacağı bir haz sanırım. Çocuklarına bunu yapmamalarını öğretecek ailelerin umursamazlığı düşündürücü ve korkunç. 

Yoğun iş temposu ile gece-gündüz çalışan bu vefakar insanların, sizlere bir kaç ricası var; Camlarını kırmamanız, intihar teşebbüsünde bulunmamanız ve özellikle fotoğrafçıların rayların üzerine yatıp kahramanlık yapmamaları.

İlk defa trenin lokomotifinde seyahat ettim. Makinist İdris Bey’ den daha uzağa gideceği bir seferinde kendisine eşlik etmek için izin koparttım. Belemedik-Toroslar- Karaman. Güzel olacağını tahmin edebiliyorum. Belki sonrasında çektiğim fotoğrafları da buradan paylaşırım. 

 




Sayı 26 (Mayıs - Haziran 2015)

Bu yazı 9571 defa okundu.