Çukurova'da Bir İngiliz ,Irak'ın Taçsız Kraliçesi, Gertrude Bell

getrudebell0001_i1Osmanlı’yı Parçalayan Kadın

 

20. yy başlarında dağlarda, ovalarda, ören yerlerinde, tek başına dolaşan bir kadın vardı. Karatepeli (*)Assativatas’ın; ‘Eskiden erkeklerin dolaşmaya korktukları yerlerde kadınlar kirmen eğirerek dolaşmaktadır.’ dediği İ.Ö. 8. yy’dan bu yana 2800 yıl geçmiştir. Ova ve dağlarda karmaşa hakimdir. Değil tek başına kadınlar, erkekler bile güvende değildir. Gertrude, çevrenin fotoğraflarını çekmektedir. Giyim kuşamı, yabancı olduğunu göstermektedir.

Gertrude Bell, varlıklı bir İngiliz ailesinin kızı olarak 1868 yılında dünyaya geldi. Annesiz olarak büyüdü. Oxford tarih bölümüne giren ilk hanımdı, okulunu birincilikle bitirdi. İki kez dünya seyahatine çıktı (1897-98 ve 1902-1903’te). Aynı yıllarda (1899-1904) Alp Dağlarına tırmandı ve başarılı dağcılık unvanını da ismine ekledi. Alplerde tırmandığı tepeye sonradan ismi verildi. Dünya seyahatleri sırasında Orta Doğu’dan ve çöllerden çok etkilendi. Arapça, Farsça öğrendi.

 

Osmanlıya Gelir

Osmanlı coğrafyasında bir keşif gezisine çıkmaya karar verir. Bu heyecan ve macera kökenini nereden alır? Öksüzdür, iki kez nişanlanmış ancak ilk nişanlısı göle düşmüş, zatürre olmuş ve ölmüştür. İkincisinin ailesi kendini istememiştir. Viktorya dönemi kadınının kabullenemeyeceği bir durum söz konusu olmuştur. Bu olaya beklenilmeyecek şekilde tepki gösterir. Kendini çöllere vurur. Belki de, ömrünün sonuna kadar sürecek olan beğenilmemişliğin, itilmişliğin huzursuzluğunu çöllerde, bilinmeyen ülkelerde unutmayı arzulamaktadır.

 

Gertrude’nin Mutsuzluğu, Araştırıcılarının Mutluluğu Oldu

Gertrude’nin mutsuzluğu, bir dönem araştırıcılarının mutluluğu oldu. Çukurova’ya 1905 ve 1909 yıllarında iki kez gelmiştir. Çektiği fotoğraflar, anıları, mektupları, ören yerleri; Osmanlı sosyal yaşantısı ve toplumsal olaylarıyla ilgili pek çok bilgi vermektedir.

Nisan 1905’te Çukurova’ya Antakya üzerinden girer. 1905 notlarından anladığımız kadarıyla gelmekte olan kargaşa, savaş ve Osmanlı İmparatorluğunun yıkımını 1905’te görmekte, yıkım sonrası nasıl bir şekillenme olacağına, ne yapılması gerektiğine kafa yormaktadır. Antakya’da kendisine yardımcı olan ‘Kıymet’in babası bir dönmedir. Ancak Kıymet annesinin yanına gitmek ve eski dinine dönmek istemektedir. Bu yüzden Bell dönmelik ile ilgili birinci elden gözlemler sunmaktadır. Kıymet istese dinine dönebilecektir. Osmanlı döneminde çok çeşitli sosyal gruplar vardır.

 

getrudebell0005_i1Yezdilik

Anılarında Antakya’daki Yezidilikten bahseder. Yezidilik devlet tarafından korunmaktadır. Payas Kalesi’ndeki hapishane içler acısıdır. Mahkumlar arasında cinayetler işlenmekte, bazı mahkumların neden yatırıldıkları bilinmemektedir. İskenderun’da bir meyan kökü fabrikası vardır. Her hafta düzenli olarak Antakya ve Halep’e 500 sterlin gönderilmektedir. Taşıyıcıların bilinmesi ve çevresel kargaşaya rağmen para muntazaman gönderilebilmektedir…

Devletin ekonomik sıkıntıları vardır. Askerden kaçışlar fazladır. Osmanlı kendi askerlerine bile para verememektedir. Belki de bu nedenle hediye ve rüşvet vermeden iş yapılamamaktadır. Adana-Tarsus Tren Yolu 300 000 sterline yapılmıştır. Bu kadar yüksek maliyet ihaleye rüşvet verildiği şüphesini doğurmaktadır. Mersin limanından yıllık üç yüz bin sterlinlik ihracat yapılırken, altmış bin sterlinlik ithalat yapılmaktadır. Dış ticaret sanayi tümüyle gayrimüslimlerin elindedir. Ören yerlerinden taş alımı yasaktır, örenler jandarma kontrolündedir.

 

Biz Kardeşiz

Dönemdeki Türk Ermeni ilişkileri konusunda önemli bilgiler vermektedir. 20 Nisan 1905’te Anavarza’da Julia’nın mezarının yanı başında Kayserili hayvan tüccarlarıyla karşılaşırlar. Tüccarlar Türk ve Ermeni’dir. İlişkileri için; “Biz kardeşiz aramızda bir fark yok.” derler. Ancak 20 Haziran 1909 notlarında Pınarbaşı civarında konuştuğu resmi görevli, istisnalar dışında tüm Hrstiyanların öldürülmesi gerektiği inancındadır. Ancak bu dönemde Ermenilere saldıran eşkiyalarla mücadele edip yakalayanlar da Osmanlı askerleridir. Eşkıyalar kolay, silahsız hedefleri seçmektedir. Devlet Ermenilerin kendilerini koruma amaçlı silahlanmasına müsaade etmektedir. Hedef yalnız Ermeniler değildir, sahipsiz Türklerdir de. Merkezi otoritenin varlığı, askerlerin varlığı, saldırıları engellemektedir. Ancak devletin otoritesi karmaşalarla birlikte zayıflamaktadır.

Gertrude Yemen’e giden askerlerin dramından da bahseder. Giden bir grup asker, Maan ile Akabe arasındaki su kuyularını yolun biraz dışında olması nedeniyle bulamazlar ve susuzluktan şehit olurlar. Arabistan’da savaşan askerlerimiz zor durumdadır. Yaşamları pahasına askerden kaçanlar, bölgedeki aşiretlerin dul kadınlarıyla evlenenler vardır.

 

Hacı Gayrimüslimler

Çukurova’nın etnik yapısıyla ilgili bilgiler de vermektedir. Antakya’da Yezidi inancından bahseder. Gayrimüslimlere genelde “Hacı” olarak hitap edilmekte, kılık kıyafetleri Müslümanlarınkine benzemektedir. Avşar kadınlar hotozlu yüksek başlıklar kullanır “yurt” benzeri yuvarlak keçe çadırlarda yaşarken, Yörükler, Roma döneminde de bölgede üretilen adına “Cilicium-Kilikya’nın” denen kıl çadırlarda oturmaktadır. Aziz Paul’un babasının çadır imalatçısı olduğunu hatırlamakta yarar vardır. Bölge halkı bugün olduğu gibi o gün de çok misafirperverdir. Sivrisinekler bugün olduğu kadar o gün de çok rahatsız edicidir. Türkler üç etek denen kıyafeti giymektedir. Pantolon ve şapkayı yalnızca Avrupalılar kullanmaktadır.

 

Gözlemlerinde

Türk-Ermeni İlişkisini de Rapor Etmiş

 

El Hatun…. Enti Irakiyah

Uzun çöl yolculukları ona; Arap dünyasını tanıma, aşiretleri arasındaki ilişkileri öğrenme fırsatı verir. Lawrence tüm dünya ve Türk kamuoyunda trenler uçuran casus olarak bilinirken, Gertrude’in savaş sonrası Ortadoğu haritasını çizenlerden birisi olduğu bilinmez.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına aylar kala Osmanlı İmparatorluğu yıkılma sinyalleri verirken, İngiltere’de diğer tüm Avrupa ülkeleri gibi Ortadoğu’nun değerini anlamıştı. İngiliz hükümeti, Ortadoğu hakkında sayısız konferanslar veren, kitaplar yazan Bell’in yardımını ister. Bölgeyi çok iyi tanıyor, yerel yöneticilerle çok iyi anlaşıyor ve halkı çok iyi anlıyordu. Arap erkekleri içinde Gertrude inanılmaz birisiydi. Ona el Hatun, el Mübarek, el Sitte gibi övücü sözlerle hitap ediyorlardı Hatta bir seferinde Irak Kralı Faysal ona ‘Enti Irakiyah-Sen Irak’sın…’ demişti.

 

 

1915’de İngiliz İstihbaratına Katılır. Artık İsmi:

Çöl Kraliçesidir

 

Lawrence’nin Akıl Hocası

1915’in Kasım ayında Gertrude Bell, İngiliz İstihbaratına katılır. Ortadoğu bölümünde çalışmaya başlayan Bell için en büyük mutluluk nihayet uzun zamandır hayalini kurduğu Ortadoğu’ya geri dönecek olmasıydı. Londra’dan kalkan gemiyle Kahire’ye gelir. Teşkilatta artık “Queen of Desert (Çöl Kraliçesi)” olarak tanınıyordu. Orada 1911 yılında Kargamış’taki arkeolojik kazıya katıldığı sırada tanıştığı T.E Lawrence ile bir araya gelir. Arabistanlı Lawrence Ortadoğu’daki tüm dengelerini Osmanlı aleyhine bozacaktır. İngiliz altınını ve kabileler arası düşmanlıkları kullanarak Akabe’ye kadar tüm Osmanlı egemenliğini ortadan kaldırır. Osmanlı güçleri Akabe’de denizden bir saldırı beklerken, saldırı aniden çölden gelir. Toplar çevrilemez bile. Akabe’nin düşmesi isyancılara katılan aşiret saylarını da artırır. Osmanlı egemenliği artık ‘boş bir çadırdır’ İstanbul doğumlu ve eğitimli Hicaz Emiri Hüseyin ile gizli görüşmeler yapılır.

Gertrude Osmanlı’nın Mezopotamya’daki geleneksel gevşek yönetimine karşın, katı merkeziyetçi uygulamalara yönelmesinin, ana dil olarak Türkçeyi dayatan yaklaşımlarının Araplar arasında hoşnutsuzluğu körüklediğini;1908 ihtilalinin vaatleriyle ortaya çıkan etnik ve siyasi örgütlenmelerin yasak edilmesi nedeniyle, bu örgütlerin yeraltına çekildiklerini fark etmişti. Osmanlı Devleti ile savaşmakta olan İngiltere’nin, Türklere karşı Arap milliyetçilerinden müttefikler olarak istifade edebileceğini düşünüyordu. Hüseyin, Osmanlı’ya karşı ayaklanma karşılığı, oğlunun tüm Arap ülkelerinin kralı, kendisinin de tüm Müslümanların halifesi olacağı sözleriyle ikna edilir. İngiliz politikası Birinci Dünya Savaşı sonrasında İsrail Devleti’nin de küçük bir alanda kurulması konusunda Hicaz emirinden bir de taviz koparılır. Emir, Osmanlı garnizonuna mavzerini ateşleyerek Hicaz’da isyanı başlatır.

 

getrudebell0006_i1Osmanlıya Karşı Ayaklanan Emir Hüseyin, Halife Olacaksın Diye Kandırılmıştı

 

Ortadoğu Haritalarını Çizdi

Bell, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Irak’ın işgalinde önemli rol oynadı. Bölgeyi o kadar iyi tanıyordu ki; çizdiği haritalar, merkeze gönderdiği istihbarat bilgileri İngilizler Irak’ı işgal ederken kilit rol oynadı. İşgal, Bell’in çizdiği haritalara ve su kuyularını tek tek gösterdiği planlara bakarak gerçekleştirildi. İngilizlerin Basra’yı işgalinden sonra Bell, orada bir ofise yerleşti. 1917’de de Bağdat İngilizlerin eline düşünce, İngiliz İstihbaratının Ortadoğu sorumlusu oldu. Savaş sona erdiğinde, Bell’in İngiltere için önemi daha da arttı. Yeni Irak’ın sınırlarının çizilmesinde söz sahibi oldu.

Savaş sonrasında 1919’da Paris’te düzenlenen konferansta Bell’in ve birlikte çalıştığı Arabistanlı Lawrence’ın fikirleri dikkate alındı. Ortadoğu’nun yeni sınırları cetvelle çizilmiştir. Gertrude Irak’ın ileri gelenleri tarafından tanınmaktadır. Barıştan sonra tüm gününü ülkenin ileri gelenlerini, şeyhlerini dinleyerek ve fikirlerini paylaşarak geçiyordu. Araplar ona El Hatun demektedir. Irak’ın gölgedeki lideri o olmuştur. Osmanlı himayesinde yüzlerce yıl yaşadıktan sonra İngiltere’nin himayesine giren Iraklıklar, El Hatun’a kendi kendilerini yönetme zamanı geldiğini söyleyince de Irak’a bir lider arayışına girilir.

 

Gertrude Bell Yalnızca Osmanlılar’a Değil,  Ona Kanan Araplara da Zarar Vermiştir

 

Irak Kralı Faysal... Ya Kraliçesi?

Irak’a İngiliz etkisini kabul edecek bir kral seçmenin zamanı gelmiştir. Arabistanlı Lawrence ile en iyi seçimin 1919’da Paris konferansında tanıştığı Emir Faysal olduğu görüşüne varırlar. 1921’deki Kahire Konferansında Churchill’i de ikna ederler. Ve Faysal, 23 Ağustos 1921’de İngiltere’nin himayesinde Irak kralı olarak taç giyer.

Hicaz Emiri Şerif’e gelince; tüm Arap ulusunun kralı olması bir kandırmacaydı. İngiliz mandasında bir krallığa karşı çıkınca, Suudiler ve Vahabileri devreye sokan İngilizler Hicaz Emirini devirirler. Ancak İsrail Devleti’nin varlığı ve tanınmasının yasal dayanakları sağlanmıştır.

Devletin kurulması için ise İkinci Dünya Savaşı sonrası beklenecektir.

Irak’ın ilk kralının Faysal olmasını sağlarlar. Ancak yalnızca İngiliz çıkarları tarafından belirlenen Kral Faysal daha sonra veliahtı ve ailesiyle birlikte vahşice katledilecektir. Osmanlı sonrası Arap ülkelerinin sınırlarının İngiliz çıkarlarına göre cetvelle çizilmesi, sonuçlarının günümüze kadar uzandığı huzursuzlukların nedeni olmuştur. Gertrude sadece Osmanlılar’a değil, oluşumuna katkıda bulunduğu Arap uluslarına da zarar vermiştir.

 

Yaşamının Sonu

Irak’a Kültür Bakanı olmuştur artık. Ancak sıkıntılı ve yalnızdır. Soğuk, nemli çadırında, kurt ulumaları arasında, titrediği günleri düşünmektedir. Kalbindeki yalnızlığı o döneminde korku ile yenmekteydi. Yalnız çöllerin sessizliği ve büyüsü rüyalarına girmektedir. 12 Temmuz 1926’ da bir kutu uyku ilacı ile yaşantısına son verir. Tıpkı Lawrence’nin motosikletiyle intiharı gibi…




Sayı 7 (Mart - Nisan 2012)

Bu yazı 7062 defa okundu.