Sanırım bizim en büyük şansımız, yaşadığı şehre bu kadar değer veren insanlarla bir şekilde yollarımızın kesişmiş olmasıdır. Zaman içinde yaşadığımız şehri sevmemiz gerektiğini, bu şehre saygı duymamız gerektiğini, dahası bu şehre karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerektiğini öğrendik.

 

İşte bu sorumluluk duygusu, dergi fikrimizin hayata geçmesini hızlandırdı sanırım. Ne zamandır konuştuğumuz ama bir türlü cesaret edemediğimiz bir projeydi bu. Uzunca bir süre maliyet analizine takılıp durduk. Her ne kadar kar hedeflenmese de zarar edilmemeli fikri etrafında dönüyorduk. Sonunda bu dergi projesini, bir ürün projesinden ziyade, bir nevi kendi sosyal sorumluluk projemiz olarak görmemiz gerektiğini farkına vardık.

 

Adana’dan aldıklarını, kendilerinden de bir şeyler ekleyerek yeniden Adana’ya vermeyi ilke edinmiş olan Altın Oran Düşünce ve Sanat Platformu’nun yayın organı olarak, kent kültürüne, sanata, ve Adanalı’ya bir değer daha katmayı hedeflemekteyiz. Küçükken sokaklarında oynamayı sevdiğimiz, dışarıda geçirdiğimiz üniversite yıllarında sebebini bilmeden özlediğimiz, farkında olmadan bir parçamız olan bu güneş dolu kente, vefa borcumuzu, şimdi bu şekilde ödemeye çalışıyoruz.

 

Bu çabamızı gerçekleştirebilmemize vesile olan tüm Yayın Kurulumuz’a, Yazarlarımız’a, Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu’na, reklamverenlerimize ve tüm  Adanalılar’a teşekkür ederiz...