AHMET ERHAN; Futbolcuydu, Şair Öldü
Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bugün de ölmedim anne…
Ahmet Kaya’dan dinlediğimiz "Bugün de Ölmedim Anne" şarkısının dizeleri Şair Ahmet Erhan’a ait. Bugün de ölmedim anne diye yazsa da geçen ay kaybettik onu. Şiirleri pek çok şarkıcıya ilham verir şairin. Belki de Selda Bağcan veya Teoman’ın söylediği “Oğul” şarkısında ki şu dizeler kulağınıza daha yakın gelecek.
Anne ben geldim, ağdaki balık
bardaktaki su kadar umarsızım
dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
anne ben geldim, oğlun, hayırsızın....
Annesine çok şiir yazmıştır ama aslında babacıdır. Babasına ise şu dizelerle seslenir.
Yine de oğlum iyi bak, adama benzer baban
kirlenmemek için kendini alkolde saklar...
Kendisiyle röportaj yapılmasına pek izin vermez. Bir gün Teoman’a konuşmayı tercih eder.
“Herkes beni 'anneci' sanır. Ben aslında 'babacı'yımdır. Aydın bir insandı, Türkiye İşçi Partisi Aybar kanadından. Beni yetiştiren, beni edebiyata yönlendiren babam alkolden ölmeden önce içkiden nefret ederdim. 17 yaşındaydım ve onun ölümü her şeyi tersine çevirdi. Öldüğünde alkolik bayrağını aldığım gibi meyhaneye koştum. Şimdiki yaşım (49) o yıllarda o kadar büyük gelirdi ki bana. Ama şu an ölmeye niyetim yok. Babamın yaşı 51'i geçmeye çalışıyorum... 'babamın öldüğü yaş'a az kaldı yani!” Öldüğünde yaşı babasının yaşını biraz geçer.
...ben bu şiiri yazar mıydım hiç, azıcık 'drink' alsam
Yetmiş altı yılında, bir haziran ayazında alkolden öldü babam
bayrağı kaptığım gibi meyhaneye koştum
o gün bu gündür camlarımda bir buğu...
Roman okumayı çok sever ve bundan beslenir ve şiirlerini de bundan besler. Rus edebiyatı, özellikle de Dostoyevski....Ve Fransız edebiyatı…
“… Ortaokulda kitaplık kolunda, tüm kitaplardan sorumluyum. Bir gün babam, "Oğlum benim gözlerim görmüyor, bana geceleri kitap okur musun?" dedi. Ciltlerce kitap okudum ona, Dostoyevskiler, klasikler... Aslında derdi bana kitap okutmakmış. Onu küçücük puntolu bir gazete okurken yakaladım sonra.”
1981 yılında, 23 yaşındayken çıkarır ilk kitabını. "Alacakaranlıktaki Ülke" adını verdiği kitabıyla dikkatleri üzerine çeker. Bu dönem “12 Eylül Şairi” derler ona.. Ancak Ahmet Erhan, kabul etmez bu nitelendirilmeyi:
"12 Eylül şairi dediler bana. Oysa o şiirlerin hepsi darbeden önce yazılmıştı, içeriden bir eleştiriydi. Solculara da, sağcılara da yaranamadım; ama sevenler sevdi. Açıkçası o kitaba bakınca ona uzakmışım gibi... Şu an bana çok acemice geliyor 16-17 yaşında yazdığım ilk kitabım. Ama alçakgönüllülük de etmeyeyim, kuşağım o kitabın bir öncü olduğunu kabul eder, benim kuşağım vefalı kuşaktır.” Kuşağı aynı zamanda acılı kuşaktır. Ona acemice gelen kitabı yayımlandığı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü'ne değer görülür. Yazdıklarını evi gibi görür. Yazdıklarına “Mahremiyetimdir” der. Ayrıca arabesk şair denmesine de kızmaz. Övgü olarak alırım bunları der. Müslüm’e de bayılırım, Orhan’a da…
Yaşadıkları o günlerin birer normal günlerinden biri gibidir;
“...Gece lisesinde okudum, babamın ölümünden sonra gündüzleri aynı lisenin kantininde çalıştım. Gündüz çay ocağında çalışır, akşam derste uyurdum. Bir gün solcular kapıyı tekmeyle açıp bir arkadaşımızı çağırdılar dışarı. Öğretmen pencerenin yanına kaçtı... Sağcıymış çocuk, vuracaklar. Ben sınıf sorumlusuyum, önüne geçiyorum onun ve "Hayır" diyorum, "Benim sınıfımdan adam alamazsınız." Ama sonrasında ona da, "Arkadaş okulu bırak" diyorum, "Her zaman ben olmayacağım ki yanında."
“...Yedi kere kurşunlandım ben, toplu ya da tek. İlginç tarafı; dördünü solcuların, üçünü sağcıların yapması. Halbuki hiçbir zaman eline silah değmemiş adamlardanım! Bir gece dere yatağından eve dönerken sağcılar çevirdi, üzerimde parka, içinde de bir sürü bildiri. Hepimizin 'Deniz Gezmiş' olduğu zamanlar! Benim sınıfta kurtardığım çocuk çıktı aralarından şansıma, "Kimse dokunmasın ona" dedi. Yoksa nalları dikmiştim.”
Adana Demirspor'da profesyonel futbolcudur. Fatih Terimle yan yana oynamaktadır. Adıyamanspor'la oynadıkları bir maçta Adıyamanspor’un sağ beki kaval kemiğini kırar. Sanki ayağı değil de kalbi kırılmıştır. Ondan sonra küser futbola. Fatih Terim Galatasaray’a gider kendisi ise şiire. Şair olur.
Adana Demirspor'da Fatih Terim'le aynı takımda
epeyce sıyrık meşin bir yuvarlağın peşinde
Fatih Galatasaray'a doğru deplase oldu, sense şiire
kesilmiş bir süt kadar buruk
yıllar kaldı arkada ve önde…
Sonradan sadece futbola küsmez. Sivas olaylarından sonra yaşama da küser. Artık kendisini yaşatan öğretmenliği, içki ve at yarışlarıdır. At yarışı oynar ama hiç birinciliği yoktur. Bu halleriyle ben onu Charles Bukowski’ye benzetirim. Umursamaz bir hayat, at yarışı, içki…
“...At yarışı, biraz da beni yaşatan şeylerden biridir. Ben beş yaşındayken iki tane yarış atımız vardı. Babam demir-çelik işiyle uğraşırdı. Sonra ne olduysa battı, Adana'ya gittiğimiz sıralarda. Yoksullaştık, babamın içki olayı da o zaman başladı. Atları göreyim, onlarla ilgileneyim diye giderim hipodroma. At yarışı da oynarım cüzi miktarlarda, genellikle de kaybederim.”
Üçüncü ayakta 'rüzgârın kızı' yine gelmeyecekti
ganyanım tökezlemiş ve hayatım buruşuk bir resim olarak hatırlanacaktı.
Sivas olaylarından sonra “bütün mahallemin çocuklarını kaybettim” der. Ve bütün İsmet Özel kitaplarını çöpe atar. “Orada ölenler 37 kişiyse 30'unu tanıyordum. Sadece şairleri- romancıları değil ki, orada ölen 14 yaşındaki çocuğu da... Onunla da oturuyordum, çay içiyordum, aynı sokağın çocuklarıydık.”
Dünyanın ölümünü gördüm, suyun toprağın
En yakın dostlarımın birer birer
Vakitsiz açan çiçeklerin, vakitli doğan çocukların
Ölümünü gördüm ama kimse
İnandıramaz beni öldüğüne sevgilerin!
Yaşam ki bir kum saatidir usulca akan
Dolan sevgilerimizdir biz boşaldıkca
Yaşımız biraz da sevgilerimizin akranıdır
Vereceğimiz tek şey budur dünyaya.
Ahmet Erhan yaşamda bir öteki, bir kaybeden ve bir tutunamayanlardandır.
BİR ŞAİR ÖLÜR VE BU ŞİİR BURADA BİTER
Kitapları ve Ödülleri:
- "Alacakaranlıktaki Ülke" (1981) - (Behçet Necatigil Şiir Ödülü)
- "Yaşamın Ufuk Çizgisi" - Akdeniz Lirikleri (1982)
- "Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin" (1984)
- "Deniz, Unutma Adını!" (1992) - Yunus Nadi Armağanı
- "Öteki Şiirler 1976-1991" (1993)
- "Sevda Şiirleri / Zeytin Ağacı" (1993)
- "Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi" (1997) - Cemal Süreya Şiir Ödülü, Halil Kocagöz Şiir Ödülü
- "Köpek Yılları" (1998)
- "Ölüm Nedeni: Bilinmiyor" (1998)
- "Resimli 'Ahmetler' Tarihi" (2001)
- "Bugün De Ölmedim Anne - Toplu Şiirler" (2001)
- "Ankara - İstanbul Karatreni" (2001)
- "Ne Balık Ne De Kuş" (2002)
- "Kaybolmuş Bir Köpek İlanı" (2003)
- "Şehirde Bir Yılkı Atı" (2005) - Behçet Aysan Şiir Ödülü
- "Buz Üstünde Yürür Gibi - Seçme Şiirler" (2006)
- "Sahibinden Satılık" (2008) - Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü