Adana Kuşlara da Cennet

AF_171Adana’da 250 Türden Bir Milyon Kuş Yaşıyor

 

Sabahın erken saatlerinde arazi aracımla 40 kilometre uzaklıktaki sahile doğru yol alırken Türkiye’deki kuş cennetlerini düşünüyordum; Manyas daha çocukluğumdan beri bildiğim bir cennetti. 1982’de Kayseri’de görev yaparken Sultan Sazlığı’nı da ilk keşfedenler arasına girmiştim. İzmir ve Ankara Nallıhan ismi çok duyulan kuş alanlarındandı. Tuz Gölü, Beyşehir ve Eğirdir yine bilinen yerlerdi. Ama şaşırtıcı ki okuduğum kuş cennetleri ile ilgili uluslararası referans düzeyine gelmiş kitap Türkiye’de en çok kuş nüfusunun Çukurova’da olduğunu yazıyordu. Referans kitap öyle yazıyordu ama “kamuoyunun kitabı” bunu bilmiyordu. Bir yerlerde terslik olmalıydı. Tersliklere işaret etmeyi görev kabul ettiğimden olacak şu Çukurova’daki kuş cennetlerini yazayım dedim. Düşünürken zaman çabuk geçermiş derler bu sırada Adana’ya 30 kilometre mesafedeki Kapı Köyü’ne gelmişim bile. Ancak düşünce beni bırakmıyordu bir türlü…

 

Bir Kuş... Bir Fotoğraf...

Bir Kuş... Bir Fotoğraf...

 

Tamam inandık… Madem en çok kuş bizim buralarda yaşıyor. Peki neden? Kitap, hazreti Google’dan bile daha bilgili vesselam. Ona da cevabı hazır; “Kuş milleti akıllı hayvanlardır.” diyor, arkasından devam ediyordu: “Ve narin. Narin olduğu kadar da ürkek. Onlar bu özelliklerine uygun yurt ararlar. Bir kere doğanın doğallığının bozulduğu yerde kuş bulamazsın. Hava da, su da, kara da adam gibi tertemiz olacak. Temizlik yetmez. Başka şeyler de gerekli.” Bu arada Kapı Köyü’nden sola denize doğru giden toprak yola sapmıştım bile… Yol rehberim sapakta bulunan kahverengi “Milli Park” levhası. Levhanın tahta olması doğal bir alana girdiğimizin işareti olsa gerek. Bu ara sorular da peşimi bırakmıyor bir türlü…

 

IMG_1809Cennette Yiyecek Kolay Bulunmalı

Başka şeyler de ne ki? Kitaba bilgili dedik bir kere, tabi ki buna da cevabı hazır… Kitap; “Hayvan yiyeceği kolay bulmalı.” diyor. “Bunun için su sığ olmalı ki kuş içinde dolaşıp avlanabilmeli.” diye de ekliyor. “Sığ olmakla birlikte eğer denizle bağlantısı olursa, bu bağlantıdan girecek balık ve diğer canlılar kuşların beslenmesi için en önemli şeylerdir.”

Peki avcılar? Tam aklıma bu soru düştüğü sırada bir bina ile karşılaşmam iyi bir tesadüf olsa gerek. Binanın üzerinde “Milli Parklar Müdürlüğü Akyatan Kuş Koruma Alanı” diye yazması tesadüfün niye iyi olduğunu açıklar herhalde. Ama buna rağmen geveze kitaptan da cevap geliyor; “Sadece avcılar değil, kuş her türlü tehdide karşı kendini güvende görmek ister. İnsan… Diğer canlılar… Doğal zorluklar… Bunun için sulak arazinin ayrıca sazlık olması güzel olur! Çünkü kuşlar bir tehlike karşısında bu sazlıklar içinde saklanabilir.”

 

Tüfek Menzilinin Dışı

“Bir de kuşlar geniş sulak alanı seçerler. Çünkü avcının geldiğini hissettiklerinde tüfek menzilinin dışına çıkacak kadar alanları olsun isterler.” Gördüğünüz gibi kitabımızın dili düşüverdi. Artık ben sormadan anlatmaya devam ediyor. Bu arada uzakta görünen bir kule mi var ne? “Göçmen kuşların en çok tercih ettikleri konaklama alanları Akdeniz sahillerine yakın yerlerdir. Çünkü Rusya’nın soğuğundan Afrika’nın sıcağına göç ederken koca Akdeniz’i geçmeleri gerekir. Bunun için de yola dinlenmiş ve beslenmiş olarak çıkmalıdırlar.” Düşüne düşüne giderken gözetleme kulesine varıveriyoruz. Fotoğraf makinemizin tele objektifi bir taraftan dürbün görevini yaparken, öbür taraftan çalışıp duruyor. Bir kuş, bir fotoğraf... Bir kuş, bir fotoğraf...

 

Kuşlar Bozulmamış Doğayı Sever

Akyatan... Ağyatan...

Tuzla... Yumurtalık Kitap ise anlatmaya devam ediyor; “Burası Akyatan... Adana sahillerinde bulunan dört hatta beş lagünün en büyüğü. “Şimdi sen lagün de nedir ki?” diye sorarsın. Sormadan anlatayım, denizle bağlantısı olan ama tatlı su ile de beslenen sığ göletler demek. Eskiden buralar denizmiş, Seyhan ve Ceyhan nehirleri alüvyon taşıya taşıya denizi doldurmuş, geriye bu sığ göletler kalmış.” Akyatan’dan başka hangi lagünler var? “Tuzla, Ağyatan ve Yumurtalık Lagünleri... Bunların hepsi Uluslararası Ramsar Sözleşmesi gereği kuş koruma alanlarıdır. Çukurova’da bu lagünlerden başka yerlerde de Ramsar statüsünde kuş koruma alanları var. En önemlisi Seyhan Baraj Gölü ve Dilberler Sekisi.”

 

haritaŞehrin Ortasında Kuş Cenneti... Hem De İki Tane...

Yani şehrin ortasında iki kuş cenneti? “Evet buraların suları içilebilecek kadar temiz. Sazlıklar da var. Etrafı yeşil ve avlanmak yasak. Milyonluk bir şehrin ortasındaki bir kuş cenneti ender bulunur.” -Peki kaç kuş yaşıyor bu alanlarda? “Kırmıtlı ve Anavarza Kuş Koruma alanlarını da sayarsanız bir milyon civarında nüfusları var. Tam 250 çeşit kuş yaşıyor. Üstelik bunlardan “Saz Horozu” ve “Yaz Ördeği” sadece bu bölgelerde yaşar. Kuş dışında da buraya özgü canlılar vardır.” -Ey! Kitap hazretleri! Bari bu kuş cennetlerine nasıl ulaşırız onları da anlat da seni daha fazla rahatsız etmeyeyim. “Onlar için yandaki kutulara bakmanız yeterli desem kafi mi?”...

 

Nasıl Gidilir?

Seyhan Baraj Gölü ve Dilberler Sekisi zaten şehrin içinde yürüyerek bile ulaşabileceğiniz yerde. Dilberler Sekisi’ndeki en iyi gözlemi ahşap “Gençlik Yaya Köprüsü” üzerinden yapabilir, hatta köprü üzerinden sakar mekeleri besleyebilirsiniz. Akyatan’ın iki farklı bölgesine, iki farklı yoldan ulaşabilirsiniz. Birincisi için Karataş’a doğru giderken Mihmandar Kasabası’ndan Tuzla’ya doğru döneceksiniz. Yaklaşık 10 km. Sonra Kapı Köyü’ne ulaşırsınız. Kapı Köyü’ndeki işaret levhaları sizi kuş gözetleme kulesine kadar götürür. Kapı’dan güneye doğru yönelmeyip Tuzla’ya giderseniz, Tuzla Lagünü’ne ulaşırsınız. Akyatan’a ikinci yol ise Karataş’a gelmeden Küçük Karataş Köyü’ne dönüp dalyana kadar giden yoldur. Ağyatan’a ise Karataş’a gelmeden doğuya Bahçe Köyü’ne doğru dönecek, kanala kadar gittikten sonra setin üzerinden Batık Gemi mevkine kadar süreceksiniz. Burası için kesinlikle arazi arabası ve iyi hava şarttır. Batık Gemiden sonra yol yok. Sahilin kenarından lagünün denizle bağlantısına kadar gidebilirsiniz . Yumurtalık lagünleri ise Yumurtalık’ın Haylazlı Köyü’ndeki Çamlık Dalyanı’nda. Buraya Yumurtalık’tan Misis’e doğru giderken ulaşabilirsiniz.




Sayı 7 (Mart - Nisan 2012)

Bu yazı 9248 defa okundu.