Adananın İlk Türk Eczanesi

Adana’da ilk Türk Eczanesini açan Mustafa Rıfat’ı torunu Tayyibe Gülek ile konuÅŸtuk

TaÅŸköprü tarafından AbidinpaÅŸa Caddesi’ne girdiÄŸinizde, henüz köprünün nostaljik etkisinden çıkamadığınız için gözleriniz tarihi dokular peÅŸine gider. Tam bu arayış sırasında Mustafa Rıfat Gülek Eczanesi kucaklar sizleri.

Aslında sizi kucaklayan, üst katında kütüphanesi, alt katında ise hala aynı isimle faaliyet gösteren eczanesiyle Mustafa Rıfat’ın ta kendisidir. Sanki 1947 yılında ölmedi de sizinle beraber dolaÅŸan bir ruhtur o!

Mustafa Rıfat Gülek Kimdir?
Åžimdi siz “Kim bu Mustafa Rıfat Gülek?” diye sorabilirsiniz. Arzu ederseniz Adana’nın ilk Türk eczanesinin kurucusu Mustafa Rıfat’ı, torunu ve kentimizin ilk kadın bakanlarından Tayyibe Gülek’ten alalım.
Ä°lk Türk Eczanesi
AltınÅŸehir Adana: Dedeniz kentimizin ilk Türk eczanesini açmış, doÄŸru mu?
Tayyibe Gülek: Evet... 19. yüzyılın sonları... O sırada Adana’da üç eczane var... Üçü de gayrimüslimlere ait. Adana’nın ileri gelenleri toplanmış ve kendi aralarından bir Türk’ün eczacılık tahsili yapması gerektiÄŸini düÅŸünmüÅŸler. Ve dedem Ä°stanbul’a eczacılık okumaya gönderilmiÅŸ. O yıllarda eczacılık tıp fakültelerinde okutuluyor. Böylelikle dedem Ä°stanbul’a üniversiteye giden ilk Adanalı oluyor.

AA: Ä°lk eczaneyi ne zaman açmış?
TG: 1902 de... O zamanın, hatta günümüzün en önemli caddelerinden biri olan AbidinpaÅŸa’da, ÅŸimdiki eczanenin yerinde açmış.

AA: Bu eczane niye önemli?
TG: Bir kere ilk Türk eczanesi… O yıllarda doktorlar eczanelere baÄŸlı bir odada hasta bakarlarmış. Tabii, eczaneler yabancıların elinde olunca saÄŸlık sektörü de yabancıların elinde oluyor. Mustafa Rıfat Eczanesi’nin açılmasıyla Türk doktor ve diÅŸ hekimleri hasta bakma olanağı bulmuÅŸlar.
Çanakkale Savaşının PamuÄŸu
Mustafa Rıfat’dan


AA: Bir de dedenizin Çanakkale Savaşı olayı var?
TG: Tabii, bu da çok önemli. SavaÅŸta Türk birlikleri için hidrofil pamuk ve sargı bezi bulunamıyor o zamanlar. Pamuk ise Adana’da yeterince var. Ama hidrofilize edilip pansumanda kullanılabilir hale getirilmesi lazım. Mustafa Rıfat hemen bu iÅŸi öÄŸreniyor ve Çanakkale’ye bedelsiz olarak,  düzenli pamuk, sargı bezi ve antiseptik ilaçlar gönderiyor.

AA: Mustafa Rıfat’ın böyle üretim faaliyetleri de mi var?

Kan Yapıcı Ä°laç... Öksürük Åžurubu...
TG: Tabii ki... Dedemin imal ettiÄŸi ilaçlar arasında, adını taşıyan kan kuvveti ÅŸurubu, öksürük ÅŸurupları, aÄŸrı kesiciler gibi bir çok yeni ilaç var. Size ÅŸiÅŸe etiketlerinden göstereyim.


AA: Çanakkale’ye pamuk gönderdiÄŸine göre siyasi baÄŸlantıları da olmalı!
TG:Tabii ki... Ä°ttihat ve Terakki Cemi-yeti’nin Çukurova Bölge Sorumlusu. Bizzat Talat PaÅŸa tarafından davet edilmiÅŸ. KurtuluÅŸ Savaşı öncesi, iÅŸgale karşı toplantılar da dedemin evinde, eczanenin üzerinde yapılırmış. Mondros Mütarekesi imzalandığında, Ä°stanbul gazetelerinde iÅŸgale ilk karşı çıkan bildiri içinde dedemin de bulunduÄŸu Adanalı gençler tarafından yayınlandı, biliyorsunuz. Ayrıca Mustafa Rıfat Bey ilki 1939 yılında olmak üzere Adana Belediye Meclis üyeliÄŸine de bir kaç defa seçilerek hizmetine devam etti.
İlk Kadın Eczacı


AA: ÖÄŸrendiklerini baÅŸkalarıyla paylaÅŸtı mı?
TG: Tabii ki... ÖrneÄŸin önemli diplomat Oktay Aksoy’un babası Doktor Sırrı Bey veya Adana’nın ilk kadın eczacısı Mahmure Talay Butur yetiÅŸtirdiÄŸi kiÅŸilerdendir. O yıllarda birinin eczacı olması için, okuldan sonra yetkin bir eczacının yanında çalışması gerekirmiÅŸ. Dedem bir çok genci yanında yetiÅŸtiriyor.

Açılıştan 101 Sene Sonra
Dedelere Saygıyla...


AA: Konuya ilklerle baÅŸladık, yeniden bir ilke döndük. Ä°lk eczanenin açıldığı bina, kentimizin ilk restore edilen konaklarından biri aynı zamanda...
TG: Ä°lk eczanenin açılışından tam 101 sene sonra, 2003 yılında binayı restore ettirip yeniden açabildik. Biz binayı aslına uygun restore etmek ÅŸartıyla Türk Eczacılar BirliÄŸi’ne bağışladık. KurtuluÅŸ toplantılarının yapıldığı üst kat ÅŸimdi Mustafa Rıfat Gülek Kütüphanesi... Alt katta da eczane var. Bina çok ilgi görüyor. Yani dedem hala Adana’ya hizmet etmeye devam ediyor. Adana da bu binayı yaÅŸatmakla vefakârlığını gösteriyor.
Sohbet böyle uzayıp giderken Tayyibe Gülek’in gözlerindeki parlaklığın, dedesine duyduÄŸu onurun sonucu olduÄŸunu hissediyor, siz de onunla birlikte o günlere gidiyorsunuz. Dilberler Sekisi’nde bahçe katında bulunan evlerinden Seyhan Nehri’nin oluÅŸturduÄŸu güzelliklere bakarak, bize bu güzellikleri emanet eden tüm dedelere saygınızı pekiÅŸtiriyorsunuz.


Gülek Ailesi’nin Soy AÄŸacı
Mustafa Rıfat’ın babası Hacı Mehmet Efendi... Aile 13. yüzyılda Orta Asya’dan Behl kentinden gelmiÅŸ. OÄŸuzların Üçok Boyu’ndanlar. Yani RamazanoÄŸulları ile akraba bir aile... Yörük olan sülale önce Toroslar’a, bugünkü Gülek Yaylası’nın bulunduÄŸu yere yerleÅŸiyor ve hayvancılık yapıyorlar. Daha sonraları Çukurova’ya inip (Muhtemelen 19. yy.da çıkan Zorunlu Ä°skân Kanunu ile) tarımcılığa baÅŸlıyorlar.
Hacı Mehmet Efendi Ulucami civarında (bugünki Kızılay Caddesi’nde) eski bir Adana evinde oturuyor. Ayrıca bugün Gülek Plaza’nın olduÄŸu yerde, TepebaÄŸ’da bir baÄŸ evi de var.


Mustafa Rıfat’ın Tayyibe hanımdan 3 çocuÄŸu oluyor. Mehmet, Hüseyin ve Kasım... Mehmet, hukuk fakültesinde okurken zatürreden ölüyor. Hüseyin ise iÅŸadamı, uzun yıllar Almanya dahil bir çok ülke ile ticaret yapıyor, abisinden 2 yıl evvel vefat ediyor. Hüseyin’in bir kızı var.
Kasım ise çok önemli. Türkiye Siyasi Tarihi’ne iÅŸaret koyan ünlü Kasım Gülek... 8 dil bilen, 30000 kitaplık kütüphanesi ile tanınan, Ä°smet Ä°nönü’nün saÄŸ kolu bir siyasetçi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin efsanevi ve karizmatik Genel Sekreteri. Siyaseti halkla buluÅŸarak ve ülkeyi karış karış gezerek yapan ve bu yüzden adı ‘Çarıklı Siyasetçi’ye çıkmış ünlü devlet adamı. GüzelliÄŸi dillere destan sadrazam Giritli Mustafa Naili PaÅŸa’nın torunlarından Nilüfer Hanım’la evlenen Kasım Gülek’in bir kızı ve bir oÄŸlu oluyor. OÄŸlu Mehmet Mustafa Gülek, bugün Ä°ngiltere Fahri Konsolosu.
Bu röportajı yaptığımız Tayyibe Gülek ise Kasım Gülek’in kızı, Mustafa Rıfat’ın torunu... Tayyibe Gülek, Adana MilletvekilliÄŸi ve Ecevit’in Devlet Bakanlığı’nı yaptı.

Ä°ÅŸgale Ä°lk Tepki: Feryadname
DüÅŸman güçlerinin ülkeyi iÅŸgaline karşı yurttan ilk tepki Adanalı gençlerden gelmiÅŸtir. Tevfik Kadri RamazanoÄŸlu’nun önderliÄŸinde, içlerinde Mustafa Rifat’ın da bulunduÄŸu Adanalı gençler “Feryadname” ismiyle bir mektup hazırlayarak bunları çeÅŸitli Ä°stanbul gazetelerinde yayınlattılar. 11 Aralık 1918 tarihinde, yani Mondros Mütarekesinden sadece 12 gün sonra kaleme alınan bu bildiri, 13 Aralık 1918’de birçok gazetede yayınlanarak, Mondros Mütarekesi’ne, dolayısıyla iÅŸgale yurttan gelen ilk tepki olarak tarihe geçmiÅŸtir.

Kasım Gülek’ten Uzun YaÅŸama’nın Üç Sırrı

Tayyibe Gülek çok uzun yaÅŸayan babasının sırrını ÅŸöyle anlatıyor:
Babam Columbia Üniversitesi’nde doktorasını yaparken o zamanlar çok fazla Türk yok orda. Amerikalılar dünyada en uzun yaÅŸayan insan namıyla Kars Bölgesi’nden Zaro AÄŸa diye güçlü yapılı bir beyi araÅŸtırmalar yapmak üzere davet ediyorlar... Orada rehberlik için babamı buluyorlar... Babam bu kiÅŸiden çok etkileniyor. 140 yaşında sanırım o zaman... Sonradan 150’ye kadar yaÅŸamış...
Soruyor babam “Nasıl bu kadar dinç ve saÄŸlıklısınız?” diye...
O da babama saÄŸlık sırlarını anlatıyor. Zaten babam çok meraklıydı saÄŸlığa.
“Üç sırrım var oÄŸlum... Biri temiz havada yaÅŸamak... DoÄŸu’nun havası gibi... Ä°kincisi her öÄŸün bir kâse yoÄŸurt yemek... Üçüncü olarak da hiçbir ÅŸeyi dert etmemek...“
Babam da bu öÄŸütlere kulak veriyor, hele sonuncuya, hiç bir ÅŸeyi dert etmezdi, gülüp geçerdi.
Babamın bir de kendi sırları vardı, bunlardan biri, ‘üç beyaz düÅŸman- tuz, ÅŸeker ve beyaz un’ ve düzenli yaÅŸam!




Sayı 2 ( Mayıs - Haziran 2011 )

Bu yazı 10409 defa okundu.