Epileptik Resim Sanatı

Reeesim 1
Epilepsi (sara hastalığı), beyindeki sinir hücrelerinin anormal elektrik faaliyetinin yayılması ile ortaya çıkan, hastada kısa süreli, tekrarlayan, genelde bilinç kaybının eşlik ettiği dalma, anormal duyum veya hareketlerin izlendiği ataklardır. Mısır papirüsleri ve hâttâ daha eski kil tabletler üzerinde bile epilepsi ve epileptik nöbeti anlatan bilgiler bulunmaktadır. Eski çağlarda epilepsi daha çok içteki kötülüğün dışa yansıması gibi görülen gizemli bir hastalık olarak kabul ediliyordu. Hastalığın değişken ve gizemli tabiatı nedeniyle yazarlar ve film yapımcıları epilepsiye ilgi duymuşlar, birçok roman ve sinemaya konu etmişlerdir.
 

Benzer nedenlerden ressamlar da epilepsiye ilgi duymuştur. Epileptik figürler Hristiyanlığın geleneği olan adak tabletlerinde açıkça görülebilir. Epilepsiyi anlatan en ünlü sahne İtalyan ressam Raphael Santi tarafından resmedilmiştir (1516-1520). “The Transfiguration of Christ on Mount Tabor” (Tabor dağında Hz İsa'nın başkalaşımı) isimli eserde epilepsi ile ilgili toplum bilincini artırmak için sanatın evrenselliğinin kullanılması amaçlanmıştır. Resim iki bölüme ayrılır: üst kısım cennete yükselen İsa'yı gösterirken, alt kısım İsa tarafından sahip çıkılan kötü ruhtan kurtarılan çocuğu gösteriyor.

Resim 1: İtalyan ressam Raphael Santi tarafından resmedilen “The Transfiguration of Christ on Mount Tabor”  (Tabor dağında Hz İsa'nın başkalaşımı) (1516-1520)

Bu resim için İncil'deki bölümde şöyle yazıyor: 'Oğlumu sana getirdim, çünkü içinde kötü ruh var ve konuşamıyor. Ruh ona her saldırdığında onu yere atıyor, ağzı köpürüyor, dişini sıkıyor ve her tarafı katılaşıyor ...' Resmin alt kısmında muhtemelen umudu sembolize eden yeşil kıyafet içinde baba kendi başına ayakta duramayan oğlunu tutuyor. Sağ kol ve sol eli kasılı pozisyonda çocuk gözleri yukarı kaymış ve cevapsız hali ile tam bir epileptik yaygın kasılmalı nöbeti canlandırmakta (Resim 1).


       Resim 2: Vincent Van Gogh (1853-1890)
Resim2






Birçok kaynak Vincent Van Gogh (1853-1890)'un 
(Resim2) epilepsiden muzdarip olduğunu söyler. 
Tedavide bir süre de dijital de almıştır.



Dijital toksisitesinde renkli görmede bozukluklar olduğundan, 
Van Gogh da parlak sarı renklerde boyadığı bazı tuvallerini yaparken dijitale fazlaca maruz kalmış olabilir denilmektedir (Resim 3 a, b,c,d).








                                                                     (Resim 3a,b,c,d)

3a  3d    

3c
3b
 

     
Resim4

Van Gogh, kardeşine yazdığı mektuplarda bu tedaviden bahsetmiştir, (23 Mayıs 1889): ‘Bu krizlerin ne olduğu bilinir ve öncesinde farkına varılırsa böyle kötü bir duruma düşmemek için bir şeyler yapılabileceğine inanıyorum.

Krizler 5 aydır daha az gelmekte, tamamen atlatmayı umut ediyorum ya da o kadar şiddetli yaşamamayı’. Van Gogh'un doktorunun notlarında da geçirdiği nöbetler hakkında bilgi bulunmaktadır: 'Hasta görsel ve işitsel halüsinasyonların eşlik ettiği ve bu sırada kulağını kestiği akut mani tablosunda geldi, o sırada bilinci yerinde değildi. Birçok epilepsi hastası dilini ısırır, yaralar. Ama onun gibi kulağını yaralayan bir olgu daha biliyorum' (Resim 4).




Ayrıca, van Gogh'un uykusuzluk ve yorgunluğun nöbetlerini tetiklediği hakkındaki bir yazısı da yine epilepsinin bir özelliğine işaret etmektedir: 'Bir önceki yolculuğum ve onu hemen takiben gelişen atağım nedeni ile bu yolculuğumda da atak olmasından endişeleniyorum, umarım olmaz'.

Başka bir mektubunda (1889) kendisini tamamen çalışmalarına verdiğini belirtmiş, 'yaşadığım bu krizler nedeni ile, tıpkı bir kömür madencisi gibi, her zaman tehlikede olduğu için yaptığı işi acele yapan birisi gibi hissediyorum' demiştir.                                   


resim5
Adı bilinmeyen bir epilepsi hastası tarafından, resim terapisinde 1965 yılında yapılan ‘Vincent van Gogh’a saygı’ isimli resim şu şekilde yorumlanmıştır (Resim 5): Resimde hakim olan perdelerin uğursuz kırmızılığı resmi ön ve arka olarak iki bölüme ayırıyor. Ön planda, yerde uzanmış kolları ve bacakları bükük, yumrukları sıkılı, ağzı ve gözleri irice açılmış, kas tonusu artmış bir adam.



Epileptik bir nöbetin tonik fazını gösteriyor. Tabloda van Gogh’un evindeki mütevazi mobilyalar, yerde yatan ustasına ihanet eden boya paleti, Hollandalı ressamın birçok eserinde kullandığı bir motif olan sarı sandalye ve kendi portrelerinde gördüğümüz kızıl saç ve sakalı resmedilmiş. Bu anonim resim resmeden kişinin bir taraftan kendi hastalığını kabullenme çabası, diğer yandan diğer epilepsi hastalarıyla olan dayanışmanın bir göstergesidir.


           Resim 5: ‘Vincent ’e Saygı’                      




resim6
Karlheinz Geiger, tarafından 1983'de yapılan, resimlerle epilepsi kitabında yayınlanan “Epilepsinin Sembolik Dünyası” isimli resimde sanatçı, epilepsiyi, etkilenen kişinin yaşam yolunu engelleyen uçsuz bucaksız dağ silsilesi olarak tasvir etmektedir (Resim 6). Yaklaşan felaketin sembolü olan siyah kargalarla çevrili sert kayalıkları geçmek imkansız görünmekte.


Antik çağlardan beri, idam edilmiş insanın kanını içmek sara tedavisi için denenen bir yöntem olup resmin sağ kenarındaki açılmış olan geçişin yanına yerleştirilmiş asılı adam figürü bu tedavinin kanıtlanmış bir metod olmadığına işaret ediyor. Dağ çok dik ve dağların içindeki geçit kapalı, tedavi için hiçbir yardım yok. Aslında dağ dizilerinin içinden geçen tek bir başarılı yol görünüyor (tünelin sonundaki ışık). Girişin üstündeki “T” harfi modern mediko-bilimsel terapinin kısaltması olarak düşünülmüş, 1982'de özellikle modern antiepileptik ilaçların kullanımının başarı umudunu yansıtmaktadır.


                                                                                Resim 6: ‘Epilepsinin Sembolik Dünyası’, Karlheins Gieger, 1983.



resim7



Günümüzde video-monitörizasyon tekniği ile hastanın nöbetleri genellikle kaydedilebiliyor. Geçmiş zamanlarda, hastanın nöbeti çizimlerde sadece kısa ve sınırlı bir an şeklinde gösterilmiştir. Örneğin, İngiliz yazar Wilkie Collins’in “Lucilla ” adlı romanındaki resimde arka fonda sırayla birbirini kovalayan 4 pozda dik pozisyondan eğik pozisyona bir adam figürü var (Resim 7).


Olayın baş erkek kahramanı Oscar’ın travma sonrası başlayan epilepsi nöbetleri anlatılmaktadır. Oscar, resmin ön planında güzel giyimli genç bir erkek olarak, karısı Lucilla ile kolkola resmedilmiştir. Oscar ’ın göze çarpan mavi cilt rengi o dönem antiepileptik ilaç olarak kullanılan gümüş nitratın yan etkisine işaret ediyor.





Resim 7: ‘Epileptik Nöbetin Görüntülenmesi’, Wilkie Collins’in ‘Lucilla’ adlı romanından

 

Türk Epilepsi ile Savaş Derneği tarafından son 6 yıldır her yıl Türkiye’de epilepsisi olan çocuklar arasında yapılmakta olan ‘epilepsi ve ben’ başlıklı resim yarışması ilginç figürlere sahne olmaktadır. Resimlerde iki ayrı yüz ifade edilmektedir. Biri iktal yüz (nöbet geçirdiğinde kendisini nasıl gördüğü), diğeri interiktal yüz (nöbetinin olmadığı dönemlerde kendisini nasıl gördüğü) (Resim 8 a,b,c,d).



8a   8d   8c    8bResim 8 a,b,c,d: Türk epilepsili çocukların resimleri




Kendi deneyimlerimiz ve gözlemlerimiz tüm yaşantımıza yansıyacağı gibi sanatçıların sanatında da bu izlerin görülmesi çok normaldir. Bu yazıda ele aldığım epilepsi hastalığı oldukça renkli bir nörolojik hastalıktır. Nöbet geçirmediği dönemlerde hasta normal yaşantısını sürdürürken, geçirdiği nöbetlerden hemen önce, nöbet sırasında ve sonrasında çok farklı deneyimler yaşamaktadır. Edebiyat alanında eserleri dünya klasiklerinden kabul edilen Dostoyevski ve Türk yazarlardan Sait Faik Abasıyanık romanlarında epilepsiye çok sık yer vermiş, çok renkli sahneler tasvir etmişlerdir. İster resim ister edebiyat alanında olsun yaşananların bir şekilde tasvir edilmesi hastaların veya hastalığa şahit olan kişilerin yaşanan durumu bir şekilde anlatma çabalarını gösterirken, anlaşılmaları konusuna da yardımcı olabilir. Hastalığa bağlı normalde yaşanmayan farklı deneyimlerin tasvir edilmesi sanatın sınırlarını da bir şekilde zorlamaktadır diyebiliriz.




Kaynaklar:
1. Topçuoğlu ÖB. Rönesans döneminde bir tabloda epilepsi. New Symposium Journal 2011: 230-232.
2. Kırbaş D. Epilepsi ve Sanat. Türkiye Klinikleri 2012: 138-146.
3. Vincent van Gogh’s epilepsy. Letter to the Editor. Epilepsy Behavior 2011: 414-415.
4. Hughes JR. A reappraisal of the possible seizures of Vincent van Gogh. Epilepsy Behav 2005;6:504-10.
5. Blumer D. The illness of Vincent van Gogh. Am J Psychiatry 2002; 159:519-26.
6. Gastaut H. Vincent van Gogh’s disease seen in the light of new concepts of psychomotor epilepsy. Ann Med Psychol (Paris) 1956; 114:196-238.



 

 




Sayı 20 (Mayıs - Haziran 2014)

Bu yazı 8451 defa okundu.