Musikişinas Platformu
Ruhun Nefes Aldığı Yer: Musikişinas Platformu
Orhan Apaydın ile Müzik Üzerine
“Saz başlayınca söz durur… Sazını al gel” prensipleri ile düzenlenir Musikişinas meşk geceleri… Birçok farklı bedenin oluşturduğu sesler, tek bir müzik ruhu oluşturarak geceyi besler. Birbirinden farklı meslek grupları sadece tek bir amaç için biraraya gelirler: “Güzel Müzik”
Adana’da her ayın ilk çarşambası saatler 20:30’u gösterdiğinde, güzel müzik için toplanan bir grup var. Daha doğrusu bir platform. “Musikişinas Platformu”…
Musikişinas kurucularından Doğan Haber Ajansı Çukurova Bölge Müdürü Orhan Apaydın bu süreci anlatırken, müziğin onun yaşamının en derin yerinde bulunduğunu, hemen anlamıştım.
Musikişinas’ı tarif etmekle başladı
konuşmaya…
“Musikişinas’ı anlayabilmek için müziğin tarifi ile başlamak lazım... Müzik ruhun gıdasıdır... Müzik sanattır... Kültürümüzde var aslında... İnsanın var oluşundan itibaren müziği sevenler vardı. Musikişinas; müziği sevenler için kullanılan bir terim… Biz Türk Sanat Musikisi ağırlıklı ve Halk Müziği sevenlerin oluşturduğu bir grubuz.”
Bir çok farklı meslekten musikisever dostları…Bu süreç nasıl başladı diye sorduğumda tüm samimiyetiyle devam etti Apaydın:
“Türk musikisin de bir meşk geleneği vardır. Sazıyla sözüyle bir araya gelinir, bir yerde oturulur, içkiler yudumlanır, ya da yemekler yenir. Bu arada hem müzik sohbetleri yapılır, hem de müzik icra edilir. Adana’da böyle çok ayrı gruplar olduğunu biliyoruz. Bu işin rajonu “Haydi bu akşam meşk edelim” diyerek bir araya gelmekte yatar.
Biz Adana’da Türk Sanat Musikisi’nin belirli taşlarının etrafında toplandık. Ben de yaklaşık yirmi yıldan bu yana çeşitli meşk grupları ile toplandım, çok keyifli gecelerimiz oldu.
Mustafa Şimşek, Halil Tüm,
Yalçın Öcal
Bir zamanlar İstanbul’un gazinolarında ünlü olan, ama Adana’ya yerleşen solistimiz Mustafa Şimşek, bu meşk gruplarının dinamosuydu. Şimdi işletmeci olarak tanınıyor ama hala sahne hayatı devam ediyor. Adana için bir şansttır o. Yine büyük kentlerde ünlenmiş olan Yalçın Öcal ve çok renkli bir kişilik olan Halil Tüm ile birlikte, Adana’da daha nitelikli, daha geniş topluluklarla nasıl Türk Sanat Müziğini icra edebiliriz, dinleyebiliriz diye düşünmeye başladık. Önce bu düşünce oluştu.”
Apaydın bu şekilde anlatınca sanat kavramını bir kez daha düşündüm.
Galiba sanatta böyle bir şeydi. “Bir çok beden, tek ruh, ortak çaba”… Bir kıvılcım sonucu başlayan Musikişinas Geceleri giderek büyümüş. Apaydın anlatırken de heyecanına ortak olduğum için şanslı olduğumu anladım…
“Giderek düşüncelerimizi aynı platforma ilgi duyabilecek insanlarla, müzik severlerle musikişinaslarla paylaşmaya başladık. İlerleyen zamanlarda biraz daha bu halka genişledi. Musikişinas Gurubu’nun nüvesi 15-20 kişilik bir araya gelişlerle oluştu. Ardından bunu genişletmeye devam ettik. Orada bir isim lazımdı, bir paratoner gerekiyordu. Herkesin güvendiği, bilgisine inandığı, organizasyon yeteneği olan bir ağabeye ihtiyaç vardı. Ayhan Sagay düşünüldü.
Kelebek Ayhan
“Nam-ı diğer Kelebek Ayhan… Adana’da bu lakab ile tanınır. Ve 10 kişilik bir komite oluşturduk…O isimlerle yola çıktık, bir karar aldık. Her ayın ilk Çarşambası Musikişinas Gurubu ile toplanmayı ve meşk etmeyi planladık.”
Bu arada platforma sanatsever mekanlar da katılmış. Yapılan güzel bir işe sahip çıkar benim Adanam diye devam etti Apaydın…
“Neva Restoran, Borsa Restoran ve Teras Restorant dönerli olarak üç ayda bir sıra gelecek şekilde özveri ile bu platforma ev sahipliği yapıyorlar. Mekan çok önemli. Gelen müziksever dostlarının o ortamda kendilerini rahat hissetmesi, Musikişinas Paltformu’nun en temel görevleri arasında yer alıyor.”
İlk gece
İlk gece çok önemlidir. Bazen büyük bir şevkle başlanan işler, ilk günden bırakılabilir. Musikişinas için böyle bir durum söz konusu dahi olmamış, aksine Adana’nın paylaşmaya ne kadar da ihtiyacı olduğu bir kez daha kanıtlanmış…
“İlk konserimizi geçtiğimiz yıl Şubat ayın’da gerçekleştirdik ve ondan sonra yaz tatili hariç her ayın ilk çarşamba günü toplanıyoruz.
Konserlerimizi Adana’da Türk Sanat Musikisi korosunda uzun yıllardan beri dinleyici devamlılığı sağlayan üç yerde yapıyoruz. Katılıma başlangıçta altmış kişilik bir isim listesi belirlendi . İlk konserden sonra büyük bir talep oldu ikinci konserimizi 130, sonra ki gecemizi ise 160 kişi ile yaptık.”
Kuralsız topluluk olmaz
Kurallardan da bahsetti Apaydın,
“Komitemiz her meşk öncesinde ve sonrasında bir değerlendirme yapıyor, bu arada örneğin keman taksimi yapılırken masasında fıkra anlatmaya devam eden, ya da telefonunu kapatmayan eleniyor”… Neden böyle bir şey yapmak istediniz diye sorduğumda ise:
“Çünkü orada icra edilen müziğe konsantrasyonun tam olması gerekli. Ayda bir yaşayabilmek için böyle bir kural konuldu. Zaten müziği ruhunda hissetmek için bunun sağlanması gerekiyor. Örnek olarak ilk meşk gecelerine gerekli dinleme yeteneklerine sahip olmayanlar elendi ve devamlı nitelikte 100 üyelik bir platform ile devam edildi.”
“Bir de o güzel ruhu yönetebilecek şefimiz var…”diye devam ediyor Apaydın:
“O gecemizde bizim icracıların hepsi amatör, bunu belirlemek için komitemiz her konser öncesi bir şef tayin ediyor. Bu, Adana’da uzun yıllardır koro şefliği ve müzik bilgisi konusunda yeterliliğine güvenilen ve tartışılmayan isimler oluyor. Şefimiz, o gece bir sonra ki ayda, hangi makamda fasıl yapılacağına karar veriyor, repertuvarı belirliyor ve komite ile görüşmeler yapılıyor. Kulisler ile sazlar belirleniyor...”
“Adana’da neden böyle bir platform oluşturma ihtiyacı doğdu?” diye sorduğumda ise…
“Adana’da bu ihtiyaç aslında şundan kaynaklandı: Adana’da çok sayıda Türk Müziği Derneği var ama onların konserleri kendi üyeleri ile gerçekleşiyor. Oysa her birinde ayrı ayrı çok nitelikli sesler var. Bunları bir araya getirmek mümkün olmuyor. Karma koro yapabilmek ancak diyelim; Ali Şenozan için özel bir gece düzenlendiğinde olabiliyor.
Ali Şenozan, Toktay Sökmen,
Şükrü Birbaş
Bizim platformumuzda ise durum böyle değil. Bütün dernekler burada istiyerek görev alabiliyorlar. Biz bunu sağladık. Çünkü komite olarak çalışmaya başladığımızda, Şükrü Birbaş Hocamız başta olmak üzere, o zamanlar Toktay Sökmen Adana ‘da idi, hatta Ali Şenozan Hocamıza da danışarak bir format oluşturduk ve bu fotmat ilgi gördü.”
Bu kadar güzel cümleler karşısında kendimi alamadan, “Acaba Musikişinas’a nasıl katılabiliriz?” diye sorduğumda:
“Aramıza katılmak isteyen dostlar devamlı katılımcı olup olmama konusunda ki kararlarını ve katılacak iseler kaç kişi geleceklerini, GSM mesajı ulaştıracağımız telefon numarasını, bizlere bildirmesi gerekiyor. Kurul olarak onayladıktan sonra, telefonlarına mesaj atarak, gecemizin zaman ve mekanını bildiriyoruz.”
Bir de Apaydın ile son gecelerinden bahsederek, “Müzik ve Musikişinas” sohbetimizi sonlandırdık,
“Hüseyni makamındaydı, o muhteşem Hüseyni peşrevin ardından ard arda gelen eserler ruhumuzu yücelten bir etki yaratırken, ‘Sarardım ben sarardım’ şarkısı hep bir ağızdan söylenip; Tamburi Cemil Bey’in Hüseyni oyun havası ile finali yaptık. Gün bittiğinde ise kulaklarımızda “Gönül, aşkınla gözyaşı dökmekten usandı artık” mısraları kalmıştı”