Mistik Sırlar Dosyası III, Zülkarneyn

 

 
Zülkarneyn Kimdir, O’na Sunulan Sebep ve
Kudret’in Mahiyeti  Nedir?
 
kutu: Enerji Küresi
Halindeydiler
Üç Asır Sonra Uyandılar
İmparator Dakyus’un askerlerinden
kaçan Ashab-ı Kehf (7 Uyurlar) ve köpek Kıtmir saklandıkları mağarada uykuya
dalmışlardı... Yüce Kur’an 7 Uyurlar’ın mağaradaki hallerini şöyle tasvir
ediyor:
 
Kehf Suresi  18/18
“Uykuda olmalarına rağmen
onları uyanık sanırsın. / Onları sağa ve sola doğru çeviririz. / Köpekleri de
kollarını eşikte uzatmıştır. / Onlara baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve
onlardan dolayı korkuyla dolardın.”
Takipçileri mağara
kapısına geldiklerinde Ashab-ı Kehf’i birer enerji küresi halinde sağa-sola
dönüyor halde bulmuşlardı. Sanki bir enerji duvarına çarpmış gibiydiler...
Mağaraya giremediler. Olayı bir levhaya yazıp mağara girişini kayalarla
ördüler...(Kendilerince) 7 Uyurları ölüme terk edip, gittiler. Mağara dostları
zamanda 300 yıl ileriye geçtikten sonra uyandılar.
 
Kehf Suresi 18/18:“Uykuda
oldukları halde sen onları uyanık sanırsın...”
18/25:  “Mağaralarında üç yüz yıl kalıp dokuz
arttırdılar...”
Kendilerini bir kaç saat
uyumuş sanıyorlardı. Gerçeği kente inince anladılar.
İman ettikleri dinin
yayıldığını gördükten sonra vefat edip sonsuza göçtüler.
Neden  asırlarca uyudular, niçin
uyandırıldılar:  Mucizevi olayın
kahramanı 7 genç ve köpek Kıtmir, Allah’ın ayeti kılınmışlardı... Bedenli halde
üç asır öteye geçiş, zamanda yolculuğu; mucizevi uyanış da, öldükten sonra
dirilişi (Bas’u ba’d’el mevti) 
gösteriyordu.
“Zaman Yolcusu”
Zaman boyutunda geçmişe
geleceğe gidilerek yolculuk mümkün müdür?
Bu soruyu insanlık çağlar
boyu sormuş yanıtını aramıştır. Ashab-ı Kehf olayı, geçmişe değilse de geleceğe
yolculuğun işaretlerini veriyor. 7 Uyurlar dışında “zaman yolcusu”diye
tanımlayabileceğimiz bir kimlik var mıdır?
 
Cevaplar için Kur’an’a
gidelim:
Kehf Suresi,  65: “Derken kullarımızdan bir kul buldular
ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim
öğretmiştik...”
Kehf,  66: “Mûsâ ona, ‘ Sana öğretilen bilgilerden
bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.
 
Kıssa şöyle devam eder:
Musa ile “Allah’ın ilim
verdiği kişi” yola koyulurlar. Musa’nın yol arkadaşı bir gemiyi deler...Bir
çocuğu öldürür...Yıkılmak üzere olan bir duvarı onarır. Musa’nın soruları
karşısında yaptıklarını açıklar: Gemiyi, yoksul sahiplerini korsanlardan
korumak için deldiğini...Çocuğu, kötü bir evlât olacağı için
öldürdüğünü...Duvarı, iki yetim çocuğa ait defineyi korumak için ördüğünü,
anlatır. Görüldüğü üzere Musa’nın yol arkadaşı, 
“Gelecekte olacağını bildiği kötü olayları önlemek (geleceği
değiştirmek) üzere, o andaki duruma müdahale etmiştir...” Genel kabule göre
ayetlerde anılan Musa, Allah Elçilerinden Hz Musa (a.s), yol arkadaşı ise Zaman
Yolcusu Hızır (a.s)’dır. Yine inanışa göre Hızır geçmişe ve geleceğe gidebilen
bir zaman yolcusudur.
 
Bir zaman Yolcusu ve Sırları
 
 
Zülkarneyn kıssası, Tanrı tarafından “kudret
sahibi” kılınan ve kendisine “her konuda bir yol (sebep) verilen,  doğuya, batıya ve iki südd (bir yere
örtülmüş, set) arasına seyahat eden, sahip olduğu ilimle demir ve bakırdan
aşılamaz set kurabilen, zulmü cezalandıran” 
bir  kişinin öyküsüdür. Değerli
okurlarım sebep, biliyorsunuz, bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde
bulunmasına yol açan şeydir. Zülkarneyn, sır dolu seyahatlerini İlahi Takdir’in
kendisine verdiği sebep / yol vasıtasıyla yapabilmiştir. Kur’an kıssayı şöyle
veriyor:
Kehf Suresi 83: ( Ey Muhammed! ) Bir de sana
Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar.
De ki: “Size ondan bir anı okuyacağım.”
84: Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık
ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol (sebep)  verdik./
Zülkarneyn Arapça’dır. Anlamı,
adlandırıldığı kişi gibi gizemlidir: Zü: Sahip, malik... Karn ise; boynuz,
perçem, tepe, güneş ve zaman  anlamlarını
taşıyor. İki kelimeden türetilen Zülkarneyn, 
genel olarak “iki boynuzlu” anlamında kullanılmıştır, ancak; iki zaman
sahibi şeklinde de tercüme edilebilir. Kur’ an’daki anlatıda, Zülkarneyn’in,
kim veya ne oldukları açıklanmayan Yecüc ve Mecüc’ü engellemek için bir set
inşa ettiğinden söz edilir. Kim olduğu konusunda kesin bilgi yoktur.  Kelime anlamından yola çıkılarak çift
boynuzlu miğfer takan Büyük İskender’in Zülkarneyn olduğu öne sürülmüştür...”
İran hükümdarlarından Büyük Kiros’tur “ 
diyenler de vardır. Ayrıca, Kehf Suresi’nin Orhun Yazıtları ile
benzerliklerine dayanarak Zülkarneyn’in Bilge Kağan veya Oğuz Kağan olduğu da
iddia ediliyor.
Zülkarneyn, uzaya mı gitti?
Gördüğü 
“Karabalçıklı Göze” Karadelik miydi? Kur’an yorumcusu ve yazar İskender
Türe (*), Zülkarneyn’in, “Güneş Sistemi’nin dışına uzayda bir başka sisteme”
seyahat ettiği düşüncesinde. Eğer bu sav doğru ise, insanlık alemine müthiş bir
bilgi, Kur’an ayetleri vasıtasıyla verilmiş oluyor: “Zülkarneyn’e verilen gibi
bir ‘uygun sebep’ e sahip olunur ise; uzayın derinliklerine, milyonlarca ışık
yılı uzaklıklara, madde ve zaman duvarını aşarak ulaşabilmek mümkün
olacaktır...
“Ayetlerde sebep  kelimesi ile ifade edilen; yapabilme
imkanıdır. Kur’an’da bu imkanın mahiyeti açıklanmıyor. Zülkarneyn Allah’ın
lûtfettiği sebebi (yapabilme imkânını) kullanarak dünyanın doğusuna batısına ya
da uzayın derinliklerine seyahat edebiliyor.
Kehf Suresi 85: “O da (Batı’ya gitmek istedi
ve) bir yol tuttu.”
86: “Güneşin battığı yere varınca, onu siyah
balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu...”
 
Karadelikteki Yıldız
İskender Türe ’ye göre olay, uzayda
geçmektedir; “Siyah balçıklı göze” ifadesinin uzaydaki kara deliklerden birini
anlattığını düşünmektedir. Ona göre Zülkarneyn, karadeliğe (**)  çekilen bir yıldızı görmüştür.
 
Kuran Kara Delikleri Tanımlıyor mu?
 
Kehf Suresi 89: “Sonra yine (doğuya doğru)
bir yol tuttu.”
90: “ Güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, kendileriyle
güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu...”
 
Aynı yorumcuya göre Zülkarneyn; sistemin
yıldızlarından (güneşlerinden)(***)  akan
ışınların hiçbir örtü ile engellenmediği 
dolayısıyla gecenin yaşanmadığı bir gezegene ulaşıyor.
Bu yorumda dikkat çekici olan husus, bir
değil birkaç (en az iki) yıldızlı bir sistemin söz konusu edilmesidir.
Zülkarneyn kıssasını geride kalan yüzyıllar
içerisinde birçok müfessir yorumlamışlardır. Bazıları ayetteki “Güneş’in kara
gözeye batar (gibi)” olması ifadesi için,” “Güneş’in Atlas Okuyanusu’na
batarkenki hali... Bazıları da, Güneş’in Nil Nehri’ne batışı” şeklinde
algılamışlardır.
Günümüz yorumcusu İskender Türe de, çağın
getirdiği bilgilerin ışığında, “kara balçıklı göze” yi, uzaydaki kara deliklerden
biri olarak düşünüyor. Sonuç olarak hepsi yorumdur.  Kur’an ayetlerinin anlam boyutları
derinlikler içinde derinlik taşır...Kur’an’ın beyanları zaman üstüdür, bu
nedenle de her döneme ışık tutar.
 
İzler,
İşaretler
 
Ayet: 
Belirti, iz, işaret, mucize anlamlarını taşır. Kur’an, ibret verici
olayların ayet olduğunu bildirir.
Ayetler, insanları; kendini ve kainatı
(alemleri)  tanımaya, var oluş sırrını
araştırmaya yönlendirir. Tek tanrılı dinlerin hepsinde, hatta çok ilahlı
inançların çoğunda insana yapılan  öneri
aynıdır: “Kendini Bil / Tanı”,  bu çağrı
Delphi Tapınağı girişinde yazar. Yüce Kur’an, 14 asır önce, deve ile seyahat
edilen kılıç ve mızrakla savaşılan bir çağda tebliğ edildi. Ashab-ı Kehf, Zaman
Yolcusu ve Zülkarneyn kıssaları ile anlatılan mucizevi olayların aynı surenin
ayetlerinde yer almaları rastlantı değildir: Kur’ansal terminolojiyle
söylersek; “ Hikmetin maksadı “  vardır.
O amaç; ayetler yoluyla insanları düşünmeye yönlendirmektir... Mucizevi
olaylarla sergilenen izler, işaretler (ayetler) 
sayesinde insanlık; zamanda geleceğe 
gidilebileceğinin, uzaya yolculuğun, ölümden sonra dirilişin mümkün
olduğunu gözlemleyerek anlıyor...
 
Zamanda Geleceğe Gitmek Mümkün mü?
 
Aynı olaylar, ulaşılan bilgi ve teknoloji
düzeyinizin, var oluşu  ve evreni
anlamamıza yetmeyeceğini gösteriyor, ötelerin de var olduğunu söylüyor.
Mucizevi olaylar, düşünüp ibret alan insanlara İlahi Takdir’in ikramıdır. İspat
arayan benliklere sunulan kanıtlardır.Yüzyıllardır konuşulmaları ve etkili
olmaları da bundandır.
 
Gelecek sayıda mistik sırlara yolculuğumuz
devam edecek,  Ölüm, Diriliş, Göklerdeki
Şuurlular başlığı taşıyan konuları paylaşacağız.

 




Sayı 7 (Mart - Nisan 2012)

Bu yazı 3603 defa okundu.