Yoldan Çıkmanın Dayanılmaz Çekiciliği Off-Road

 IMG_2404Off Road felsefesi:“Sen benden çok daha hızlı gidebilirsin! Ama ben her yere gidebilirim!”

 

Adana Off Road Kulübü (AdanOff) üyesi Sevgili Mehtap Altınel, Kahramanmaraş Off Road Kulübü (MarOff) üyelerinin ilimiz hudutları içersindeki Karataş Sahili’nde kamp yapacağı haberini alınca; kendi kulüp üyeleri arasına bizi de katarak bir organizasyon düzenledi. Güzel bir Pazar sabahı kulüp üyelerinin toplanma yeri olan Akaryakıt İstasyonuna geçtik. Herkes gelmiş bizi bekliyordu…

Karataş’ın hemen girişinden sola saparak Bahçe Köyü istikametine, doğuya doğru yönelince yemyeşil ekinlerin arasında kaldık. Bir köprüyü geçtikten sonra ise asfalttan çıkarak kanal boyunca uzanan toprak yola girdik.

Traktör ve kamyonların dingil açıklıklarının çukurlaştırdığı, alçak araçların altlarını vurmadan gidemeyecekleri bu yol, yağmurların etkisi ile yer yer yarıklarla da kesilmişti… Sulama kanallarının fazla sularının denize akıtıldığı bu kanal biraz da yağmurların etkisi ile doluydu… Yaklaşık 20 dakikalık zorlu bir yolculuktan sonra denize ulaştık. Artık Karataş - Bahçe - Yumurtalık Sahili’nin “Batık Gemi” denilen noktasında, yolun bittiği yerdeydik…

 

Yoldan çıkmanın dayanılmazlığı ile hafifleyen “off road”çular, geniş sahil bandında daireler çizerek hünerlerini sergilemeye hemen başladılar.

İlk Dersimizi Aldık!

Bu arada bir şey dikkatimizi çekti… İlerde kumlara batmış bir binek araç kendi imkânları ile kurtulmaya çalışıyordu… Yanlarına gittik… NafileIMG_4157 çabaları ve ümitsizlikleri yüzlerine yansımış olan araç sahipleri yardım teklifimiz üzerine; “Sizi bize Allah gönderdi?” diyerek memnuniyetlerini belirttiler.

Karnına kadar kuma çökmüş olan araç, MarOff üyesi bir arkadaşımızın araç vinci ile battığı yerden çıkarılıp, yedeklenerek sağlam zemine kadar çekildi. Böylece biz de ilk dersimizi almış olduk.

 

Ders 1: Aracınız uygun değilse asla yoldan çıkmayacaksınız!

 

Bata çıka, kıra döke,

dere tepe düz gitmişiz…

 

Doğuya baktığımızda, ufukta görünen duman, bize kamp yerini işaret eder gibiydi… Araçlarımıza tekrar binerek sahil boyunca, dumana doğru ilerledik. Yanılmamışız… Dünden gelen grup odun ateşinde çay pişirmiş bizi bekliyordu.

Anında kaynaştık. Getirdiğimiz kumanyaları paylaşarak, çay partisine biz de katıldık.

Tanımaktan mutlu olduğum insanlarla beraber olunca, bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak adına, video kameramı kullanarak amatörce röportaj yapmaya başladım. Ben sordum, röportaj aldığım konuklarım Adana Off Road Kulübü Başkanı Sn. Ömer Pekergin ve Kahramanmaraş Off Road Kulübü Başkanı Sn. Sefa Tanrıverdi cevapladılar.

 

Off-Road’cu olmak biraz çılgınlık gerektiriyor!IMG_4168

Yani akıl işi değil!

Onun için diyoruz ki;

“Allah aramıza akıllı verip de huzurumuzu bozmasın!”

 

Altınşehir Adana: Beyler, kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Ömer Pekergin: Adanalıyım, narenciye paketleme ve ihracatı işi yapıyorum.

Sefa Tanrıverdi: Maraş Off Road Kulübü başkanıyım. Turizm sektöründeyim. Adana’da olmaktan ve sizlerle tanışmaktan dolayı çok mutluyum.

 

A.A.: “Yoldan çıkmanın dayanılmaz hafifliği” nasıl bir duygudur? Araçlarınızı arazi şartlarında kullanırken neler hissediyorsunuz?

Ö.P.: Arazi araçlarımızı kullanırken asfaltta gitmek bize eziyet oluyor. En kısa zamanda “yoldan çıkarak(!)” kendimizi araziye atıyoruz. Araçlarımız donanımlı olduğundan “Her yer bize yol!” oluyor.

Şehir İçinde Farklı Arazide Farklı...

A.A.: Şehir içi kullanımlarda, diğer şoförlerin size karşı tavrı nasıl oluyor?

S.T.: Bir arazi aracının direksiyonuna ilk defa geçildiğinde; diğer araçlara biraz “yukardan bakar(!)” pozisyona geliniyor. Arazide olabildiğince özgür olan Off Road’cular şehir trafiğinde kurallara sonuna kadar uyduklarından bir sorun yaşanmıyor.

 

Yakıt, Bakım ve Onarım Giderleri Haliyle Daha Yüksek...

A.A.: Bir arazi aracına sahip olmak için ne kadar bütçe ayırmak gerekir? Açıkçası bu bir zengin sporu mudur?

Ö.P.: Bu sorunun cevabı aslında birden fazla! Dar bir bütçe ile yapılabileceği gibi yüksek rakamları anmak da mümkün. Örnek verecek olursak; ikinci el bir tek kapı Suzuki alıp, birkaç bin lira harcayarak 20.000 lira gibi bir meblağ ile yoldan çıkılabilir veya büyük motorlu yeni bir araç alıp, pahalı aksesuar ve vinçlerle donatıp, takıp takıştırıp bütçeyi şişirmek de mümkün. Tabi işin devamlılığı için de bir bütçe ayrılmalı. Yakıt ve bakım onarım giderleri de normal araçlara göre haliyle daha yüksek.

 

A.A.: Off Road bir spor mudur? Yarışılır mı?

S.T.: Hem de oldukça sert bir spordur. Olay sadece direksiyon sallamaktan ibaret değildir. Parkurda engelleri aşarken vücudun bütün kasları çalışır. Özellikle yardımcı pilot bedenen çok yıpranır. Çamura saplanmış bir aracın kurtarılması için teknik bilgi dışında kas kuvveti de gerekir.

 

A.A.: Sohbet esnasında kulak misafiri oldum… Kendi aranızda şakalaşırken, “Allah aramıza akıllı verip de huzurumuzu bozmasın!” diyordunuz. Nereden geliyor bu lafın aslı?

S.T.: Off Road’cu olmak biraz çılgınlık gerektiriyor! Yani akıl işi değil! Düşünün ki dünden yola çıkıp arazi araçları ile 350 km. yol tepmişiz… Sıcacık yataklarımız yerine kampetlerde, çadırda yatmışız… Sonra bata çıka, kıra döke, dere tepe düz gitmişiz… Sizce akıl işi mi bu? Akıllının aramızda ne işi olacak? Onun için diyoruz ki; “Allah aramıza akıllı verip de huzurumuzu bozmasın!”

 

A.A.: Anladığım kadarı ile bu sporun bir de felsefesi var?

S.T.: Elbette var! Diğer bir sloganımız da şöyle: “Sen benden çok daha hızlı gidebilirsin! Ama ben her yere gidebilirim!”a

 

İkinci Dersimizi de Aldık...

Röportajımızı uzatmak mümkündü! Ama etrafımızda yükselen motor sesleri araziye çıkma zamanının geldiğini söylüyordu…

Elimde video kameramla bir Toyota Land Cruiser’un tepesine tırmandım… Hemen arkamızdaki kum tepesine doğru yol alırken, diğer araçlar bizi takip ediyorlardı. Tepede durduk… Atraksiyon başlamıştı… Benim tepesinde çekim yaptığım araç sabit dururken diğerleri kumları saçarak etrafımızda dönüyorlardı. Sonra saf tutarak start hattı oluşturdular. Kırmızı şapkalı adamın işareti ile tepe aşağı hızlanarak karşı tepeye doğru yarıştılar. Gevşek zeminde direksiyon hâkimiyeti ve fren emniyetinin kısıtlı olduğunu bildiğimden yaptıkları işin ne derece ustalık gerektirdiğini ve o derece tehlikeli olduğunu düşündüm. Gayet güzel giderken olduğu yerde kuma gömülen bir aracın, bu olayı bilerek gerçekleştirdiğini, gösteri amaçlı olarak çökertildiğini öğrendik… Ön tamponunda bulunan elektrikli vinçte sarılı çelik halatı boşaltıp ucundaki kancayı karşısına geçen bir başka aracın tamponuna taktıktan sonra, halatı tekrar vinçe sararak, aldığı mesnetle kendini nasıl kurtardığını gördük.

Ders 2: Etrafında sana el verecek bir dostun muhakkak olsun!




Sayı 8 (Mayıs - Haziran 2012)

Bu yazı 6265 defa okundu.