Evren, Işık ve Renklerle Konuşur
Değerli okurlarım, “ Bulutsuz bir gecede
gökyüzüne baktığınızda, her yönde küre-
sel bir açılımla sonsuzluk içinde uzanan
ve ışıldayan bir âlem görürsünüz. Evren
işte o ışıkların yansıttığı renklerle konuşur
ve evren, ışıl ışıl bir derinlik ve ürpertici
bir görkem sergiler...”
Oysa çıplak gözle görebildiğimiz, kainatın
çok azıdır. Daha çok, Samanyolu Göka-
dası’ndaki ışıldayan yıldızları görürürüz.
Samanyolu, Evren’deki sayısı yüz milyarı
aşan galaksilerden sadece bir tanesidir.
Dünya’mız,
Samanyolu
içindedir,
Güneş
Sistemi’nde
bulunmaktadır.
Samanyolu’nda, Güneş Sistemi gibi yüz
milyar yıldız sistemi daha var. Evren’de ise
milyarlarca gök ada mevcut... Evren, son-
suzun derinliklerine doğru, genişliyor.. Bu
bilgilerin ışığında bakarak sorguladığımız-
da, kainattaki tek şuurlu yaşam ortamının
Dünya Gezegeni üzerindeki olduğunu
söylemek, hiçte akla yakın görünmüyor.
Düşününüz...
Gözlenebilen Evren’de yüz milyardan faz-
la galaksi ve trilyonlarca yıldız sistemi var.
Bunların tamamının; üzerinde şuurlu ya-
şam bulunmayan, gaz ve kaya parçaların-
dan ibaret gök cisimleri oldukları, sonsuz-
luğun derinliklerinde öylesine dolaştıkları
söylenebilir mi? Basit bir ihtimal hesabı
bile bize uzayda başka bilinçli yaşam or-
tamları olabileceğini gösteriyor.
Üstelik insanlık alemi bilgisiz bırakılmış
değil; kutsal beyanlar, gök katlarını gök-
lerdeki şuurlu yaşamı haber veriyor. Bu
husus Kur’an’da şöyle haber veriliyor:
MİSTİK SIRLAR
* “Biz, göğü, yer’i ve bunlar arasında
bulunanları eğlence için yaratmadık.”
(Enbiya,16 ve Duhan, 38)
Cenabı Hakk, ayetlerle, âlemlerin boşuna
yaratılmadığını, bir muhteşem plânın ol-
duğunu haber veriyor. Hangi açıdan ba-
kılırsa bakılsın, varılacak sonuç, Kâinat’ın
derinliklerinde daha birçok şuurlu yaşam
ortamı olabileceği ihtimalinin reddedile-
meyeceği gerçeğidir.
Ancak henüz
“Dünya dışında da zeki
yaşam var’’
dedirtecek somut bir kanıt
da bulmuş değiliz. Çağdaş bilim adamları
“Uzayda hayat var mı?’’
diye soruldu-
ğunda,
“Olabilir’’
diyerek ihtimal dahi-
linde olduğuna işaret edebiliyorlar...
Evren’in görkemli derinlikleri ve galaksiler
arasında uzanan mesafelerin devasa bü-
yüklükleri, mevcut imkânlarla galaksiler
arası seyahati imkânsız kılıyor. Görüldüğü
üzere gök katları ve göklerdeki şuurlular
hakkında çağdaş bilim, ancak bu kadarını
ortaya koyabiliyor, diyor ki;
“Uzayda baş-
ka zeki yaşam formları olması ihtimal
dahilindedir, uzayın derinliklerinde
elbette başka bilinçli yaşamlar da ola-
bilir...”
Peki kutsal beyanlar ve mitolojik bilgiler
aynı konuda neler söylüyor?
İslâm’da Gök Katları ve Göksel Varlık-
lar:
Değerli okurlarım Kur’an’da
gökler
den
(semavat),
gök kapıları
ndan,
gök kat-
ları
ndan,
göklerle yerdeki ve ikisi ara-
sındakilerden
haber verilir. Ali İmran,
83. Ayet:
“Hâlâ Allah’ın dininden gayrısını mı
arıyorlar? Oysaki göklerdeki şuurlu-
lar da, yerdekiler de ister istemez O’na
teslim olmuşlardır ve yalnız O’na dön-
dürüleceklerdir.”
Fussilet, 11 ve 12. ayetler:
“Sonra buhar/
duman halindeki göğe yöneldi de, ona
ve yerküreye şöyle seslendi:
‘İsteyerek
veya istemeyerek gelin!’
Onlar şöyle de-
diler:
‘İsteyerek geldik.’ /
Böylece onları,
iki günde yedi gök halinde takdir edip
her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti.
Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle
ve bir korumayla donattık. İşte bunlar
Aziz ve Alim olanın takdiridir.’’
Ali İmran, 40. Ayet:
“Onlara ‘Gök kapı-
ları’ açılmaz.”
Kalem, 22. Ayet:
“Rızkınız, size vaado-
lunan şey göktedir.”
İnfitar, 29.Ayet:
“Gökleri, yeri ve bunla-
ra serpiştirdiği canlı mahlukatı yarat-
ması O’nun alametlerindendir.”
Zariyat, 47:
“Biz göğü ‘büyük bir kud-
retle’ bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu)
genişleticiyiz.”
Değerli okurlarım görüldüğü üzere
Kur’an, gök’ten en geniş anlamda söz edi-
yor. Zariyat 47’de,
göğün, bir kudretle
bina edildiği ve genişletildiği
bildiri-
liyor. Biliyorsunuz,
yaşadığımız Evren
genişliyor...
Demek oluyor ki ayette sözü
edilen gök, Evren’imizdir.
“Kutsal beyanlarda
‘gökler’ denilirken sadece
fizik evrenden söz edilmez;
gök, mânâ alemini de
ifade eder...”
64