Üniversite kurmak yarısı kırtasiye, diğer
yarısı betonarme bir süreç midir ki “her
kente en az bir üniversite” hedeflenirken
eğitim içeriği ve dünya üniversiteleri ile
yarışabilmek göz ardı ediliyor misyon ve
vizyon tabelalarına inat, mesela? Ve ardı
ardına açılan “tabela üniversiteleri”…
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi,
2011 yılında kurulan bir devlet üniversi-
tesidir şehrimde… Şimdi, tüm kaygılardan
uzak, tüm iyi niyetli bir merakla merak
ediyorum: Bu üniversite de çoğu üniversi-
te gibi belli sayıdaki öğrenciye sadece dip-
loma veren bir kurum mu olacak, yoksa
gerçekten kentimizin ve ülkemizin gerek-
sinimlerini karşılayacak bilimsel çözüm-
leri ortaya koyabilecek, bilim ve teknoloji
üretebilecek mi adına yakışan? Türk ve
dünya üniversiteleri içinde marka olabile-
cek mi alanında, mesela? Bilimsel bilgi de-
neyle mi öğretilecek, yoksa hocanın kır-
tasiyeye bıraktığı fotokopi notlarıyla mı?
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, di-
lerim, bir dünya markası olur üniversiteler
içinde andıkça adını gurur duyduğumuz...
Toplum olarak beklentimiz meslek sahibi
olmak ve bunu bir “diploma” ile belgelen-
direbilmek… Bir de KPSS engeli aşıldı mı,
tamamdır!.. “Her kente en az bir üniver-
site” bilimsel kaygı ve iddiadan uzak, po-
pülist bir yaklaşım değil midir, toplumu
avutmak adına? Oysaki söz konusu eği-
timse günübirlik kaygıların dışında gele-
ceği şekillendiren programların, hedef-
lerin ortaya konması gerekmez mi? Ama
söz konusu eğitimse ülkemde, eğitim
deneme YANILMA tahtasıdır sadece…
Bilimsel bir bilgi değildir; ancak eskilerin
deneyimleriyle bozuk düzende sağlam
çark da olmaz hani!.. Sınavlar birer birer
biter bir sonraki sınava kadar; koşun ço-
cuklar, koşun!.. Tercihler, yanlış tercihler;
doğru yerlerde yanlış insanlar, istemeden
edinilen meslekler vs… vs… vs…
Çocuğuna gencine beş seçenek içinden
“bir ve tek doğru”yu buldurmaya uyar-
lanmış eğitim sistemimiz (ya da sistem-
sizliğimiz) içinde okul öncesinden yüksek
öğretime kadar tüm süreçlerin gözden
geçirilmesi gerekiyor piyasayı kollayan
kırtasiye kaygılardan uzak, sadece öze ve
amaca bakarak… Sadece ve sadece “aka-
demik kaygılarla” planlanması gerekiyor
eğitimin.
Akademik kaygıların yerini akademik ol-
mayan kaygılar alıyorsa bir ülkede eğitim
alanında okul öncesinden yüksek öğreti-
me kadar, işte o zaman gerçekten kaygıla-
nabiliriz okul sonrasında da...
Ama söz konusu eğitimse
ülkemde, eğitim;
deneme YANILMA
tahtasıdır sadece…
nurigurdil@altinsehiradana.com
(1) Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ; Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir?” isimli yazısından.
(2) http://www.yok.gov.tr/content/view/527/
30