Page 23 - ALTINSEHİRADANA web

Basic HTML Version

Grafikte’de görüldüğü gibi Çukurova Üni-
versitesi akademik makale sayısı yıllara
göre artmış olsa da makalelerin kalitesi ve
atıf (başka bilim insanlarınca değerlendi-
rilmesi) alması bakımından sorunludur.
Ç.Ü araştırma kapasitesi olarak ODTÜ
Enformatik Enstitüsü bünyesinde oluş-
turulan University Ranking by Academic
Performance (URAP) laboratuvarı verile-
rine göre dünyadaki yeri 970. Ülkemizde
aynı laboratuvar tarafından 2008 yılında
hazırlanan sıralamada 500 puan üzerin-
den 260- 290 puanla Ç.Ü, 22. sırada bu-
lunmaktadır. YÖK verilerine göre Çuku-
rova Üniversitesi 2010 yılı toplam yayın
sayısı bakımından 524 yayın düzeyindedir
ve öğretim üyesi başına 0,7 yayın düşmek-
tedir. 2010 yılı verilerine göre ODTÜ’de
kişi başına 1.26 düşmektedir. Üniversi-
temiz 2006 yılında Amerika da “Guide
to the World’s Top Universities” adlı bir
özel bir şirket ilk 500 sıralamasında gös-
terilmesi bile hepimizi heyecanlandırmış,
ancak bu gelişmenin yarattığı etki sürdü-
rülememiştir.
Dünyanın ilk 500’üne giren üniversitelerin
değerlendirilmesinde kullanılan kriterler
ve bunların üniversitemizdeki yansıması
nedeniyle üniversitemizin dünyada isteni-
len yerde olmadığımızın en açık ifadesidir.
Söz konusu kriterler özetle;
1. Akademik ve araştırma performansı
2. Öğretim üyeleri veya mezunları ara-
sında Nobel ödülü veya kendi alanın-
da aldığı ödüllerin niteliği ve sayısı,
3. Bilimsel makalelerine yüksek oranda
atıf yapılmış araştırmacıların sayısı
4. Üniversitenin büyüklüğüne oranla
akademik başarısı.
Söz konusu kriterler çerçevesinde yapılan
değerlendirmede üniversitemiz en son
bildiğim kadarı ile 970. sıralarda bulunu-
yor.
Açık konuşalım, ülkemiz üniversitele-
ri batılı ölçekte dikkate alındığında ne
gerçek anlamda bilimsel araştırma yapa-
bilmekte ne de ciddi eğitim ve öğretim
verilebilmektedir. Ancak üniversitede sı-
nırlı da olsa uluslararası nitelikte bilimcisi
mevcut. Umudum yeni yönetimin mevcut
aktif bilimcilere daha çok destek çıkarak
üniversitenin ulusal ve uluslararası imajını
yükseltebilir.
A.A.:
Adana (genelde Çukurova bölgesi)
Üniversite eğitiminin neresinde? Nitelik
ve nicelik olarak son 10 yılda nasıl bir se-
yir izliyor?
İ.O.:
Çukurova Üniversitesi kuruluşu ve
ilk kuşak bilim insanları ve yöneticileri ile
bölgede önemli bir araştırma ve eğitim
başlangıcı yapmış. Bölgenin yükselen bir
üniversitesi olarak halen ciddi bir ağırlığı
bulunmaktadır. Mersin, Hatay M. Kemal,
Kahramanmaraş Sütçü İmam, Harran,
Osmaniye Korkut Ata, Niğde üniversite-
lerinin akademik kadrolarının çoğunluğu
Çukurova Üniversitesinde yetişmişlerdir.
Bilimsel ve teknolojik alt yapı parkı ile
halen bölgenin önemli bir potansiyelidir.
Yukarıda da belirtildiği gibi Çukurova
üniversitesinin, köklü devlet üniversite-
leri ve yeni açılan bazı vakıf üniversiteleri
yanında kendini yenileyememesi ve çağcıl
programları başlatamaması kadar akade-
mik kadrolarının oluşmasında kriter geliş-
tirememesi nedeniyle bugün olması gere-
ken yerin gerisine düşmüştür. Çukurova
üniversitesi bu süreci kendi içinde değer-
lendirmemiş, bu konuda yapılan serzeniş-
leri ve eleştirileri de yönetime karşı tavır
olarak algılamıştır. Son birkaç dönemdir
yönetimlerin önceliği genelde seçime en-
deksli yapılanma olmuş bu da üniversite-
nin kalitesinin düşmesine neden olmuş-
tur. Sonuç olarak akademik eleştirel bakışı
yerini sessizliğe bırakmıştır. Birkaç kişinin
eleştirileri dışında çoğunluk artık bir şey
söylememeyi tercih etmiştir. Üniversitede
eleştirinin yapılamaması üniversiteyi bir
anda verimsiz kılmış ve toplumla bağları-
nı zayıflatmıştır.
Yeni yönetim bu bağlamda yeni bir baş-
langıç yaparak üniversitenin sahip olduğu
potansiyeli yeniden harekete geçirebi-
lir. Bu konuda yeni bir umut doğmuştur.
Bunun için üniversitenin mutlaka doğası
gereği kendisini sorgulaması kaçınılmaz
görülüyor.
A.A.:
Sizce Çukurova Üniversitesi kendi-
sini masaya yatırmalı mı?
İ.O.:
Bir sistemin başarısı sistemin ken-
disini aralıklarla sorgulamasından geçer.
Kendini sorgulamayan, zayıf ve kuvvetli
yanlarını bilmeyen ve kendisi hakkında
üçüncü kişilerce nasıl değerlendirildiğini
bilmeyen mutlaka başarısız olacaktır. İn-
sanlar gibi sistemler de mutlaka biyolojik
süreçlerden geçmektedirler.
Hegel’e atfedilen, “İnsan sosyal çevrenin
ürünüdür” ifadesi ile üniversite niteliği
yüksek bilim insanlarından oluşursa bu
gelenekselleşir.
Çukurova Üniversitesi
kuruluşu ve ilk kuşak bilim
insanları ve yöneticileri ile
bölgede önemli bir araştırma
ve eğitim başlangıcı yapmış.
Yeni yönetime ciddi görevler
düşüyor. Bu konuda
umutluyum.
21