Karagöz, Nedir? Kimindir? Nasıl Yaşar?

Karagöz’e sahip çıkmak, “sadece benimdir” demekle olmaz. Kaç oyun oynuyorsun onu söyle!..

 

Eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlardır.
Geleneksel sanatlar ise; kültür ve sanat alanındaki tarihsel, çağdaş oluşumlardır ve bağlı oldukları dönemlerin ekonomik süreçlerini kapsayan toplumsal göstergelerini yansıtırlar. Bu alandaki çağdaş sorunların doğru bir şekilde algılanması, geleneksel sentez iradesinin tarihsel tüm boyutları ile kavranmasına bağlıdır.

 

 

Hacivat - Karagöz değil…
Sadece Karagöz…
 

 

Gelelim bizim meselemize. Yani Geleneksel Gösteri Sanatlarımız’a… Bunlar kukla, karagöz, orta oyunu, halk oyunları, meddah ve köy seyirlik oyunlarıdır.
Bu sayıda bizim konumuz ise “Karagöz Gölge*” Tiyatrosu… Peki!..  Neden Karagöz-Hacivat Gölge Tiyatrosu değil de,  “Karagöz Gölge” Tiyatrosu? Çünkü bu tiyatronun ana karakteri Karagöz’dür. Karagöz halkı ve sağduyuyu temsil eder.

Nereden Çıktı Bu Karagöz?
Şimdi gelelim Karagözün çıkış noktasına…
Rivayete göre Hacivat ve Karagöz, Orhan Gazi devrinde Bursa’da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Yaptıkları temsiller nedeniyle, kendileri çalışmadıkları gibi, diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi’nin, “Cami vaktinde bitmezse kelleni alırım” dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine sebep olarak, Karagöz ve Hacivat’ı gösterir. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir.
Başta peşinen söyledim…  Bu bir rivayet… Efsanenin doğruluğu tartışılmaz. Bu ikilinin yaşadıkları ile ilgili hiçbir somut veri yok. Ama tek gerçek, bu gösteri sanatının bu ülkenin vazgeçilmezi ve gelecek kuşaklara da bozulmadan teslim edilmesi gereken bir kültür mirası olmasıdır.

 


Karagöz Bir Tehdittir(!)
İdam Edilmelidir(!)


Karagöz bir sözlü hiciv ve taşlama sanatıdır. Bu yüzden de iktidarları elinde bulunduranlar ve bu iktidarlardan nemalanan çıkarcılar, karagözcüleri iradelerine tehdit olarak görmüşlerdir.
Kıraathanelerde yapılan gösterilerde mizahi muhalif söylemleri ile düzenbazları teşhir etmiştir Karagöz ustaları. Oyunlarda kullanılan karakterler o günkü sosyal yaşamın gerçek karakterleridir. Osmanlının mozaik yapısındaki sosyal ve siyasi sorunları bu karakterlerin dilinden hicvederek uyarmıştır seyredenlerini. İşte bu yüzdende karagözcüler idam edilmiştir.


Eğlencelik değil,
Hele Çocuk Eğlencesi Hiç değil!..


Elimizde bulunan somut bilgiler hep Osmanlı’nın son dönemleri ile ilgili olduğu için, biz bu sanatı, sadece eğlencelik bir gösteri sanatı olarak biliyoruz, maalesef... Bir sanatın gücünü elinden alıp onu yok etmek istiyorsanız eğer, onu eğlencelik yapıp basitleştirirsiniz, olur biter…
İşte, Karagöz de sarayda ve ramazan aylarında eğlencelik gösteriler olarak sunulmaya başlanınca, ustalar bu rant kapısından daha çok yararlanmalıyım düşüncesiyle, yeni ustalar yetiştirmemiş, bu mirasın gelecek kuşaklara devrinin önüne geçmişlerdir. Ustası yetişmeyince de gelişimi durmuş, eğlencelik hali gelenekselleşmiş, hatta günümüzde hiç uygun olmamasına rağmen çocuk eğlencesine dönüşmüştür.


Günümüz teknolojik gelişimi (yani televizyon) çocukların seyir ve eğlence anlayışını da etkilediği için, Karagöz müzelik gösteri sanatı haline gelmiştir.

 

Yunanistan’da Karagöz sanatçılarının her biri, devletten aldıkları destekle yılda 180-200 oyun oynuyorlar. Ve sonra yaygarayı basıyorlar;
“Karagöz bizimdir!”

 

Karagöz’ü Yaşatmak İçin…


Pekiyi çözüm nedir? Nasıl yeniden eski gösterişli günlerine döndüreceğiz Karagöz Gölge Tiyatrosu’nu?
Bence ilk yapılacak iş, yeni ve güncel ama yetişkinlerin izleyebileceği gerçek sözlü hiciv ve taşlama sanatına dönüştürecek oyunlar yazılmalı ve de bol bol gösteri yapılmalı.
Devlet ve yerel yönetimler şu anda aktif olarak bu sanatı icra eden sanatçıları maddi olarak sübvanse edip, ülkenin tüm kent ve kasabalarında organizasyonlar gerçekleştirilmeli. Ayrıca konservatuarlarda, edebiyat ve güzel sanatlar fakültelerinde, kurulacak enstitülerde tasvir yapımı, eser yazım ve oynatımı konusunda eğitim verilmeli.
Yunan’a Kızma… Karagöz’e Sahip Çık…


Bunun için, UNESCO tarafından “Somut Olmayan Kültür Mirası” olarak tescil edilmesi uğruna bizlerden istenen  yol haritasının hayata geçirilmeye çalışılması bile yeterli aslında.
Unutmayalım; Karagöz’e sahipleniyor diye kızdığımız, komşumuz Yunanistan da yaşayan Karagiozis sanatçıları yılda ortalama 180-200 gösteri yapıyor. Bu gösterileri de belediyeler ve devlet tarafından sübvanse ediyor. Bu yüzden Yunan sanatçılar da basıyorlar yaygarayı “Karagöz bizim” diyerek.


Biz Türkiyeli Karagözcü’ler onun bizim olduğuna inanıyoruz. Sadece“bizim”diye yaygara yapmıyoruz. Ama biliniz ki, yılda  25-30 gösteri yaparak bu geleneksel sanatı yaşatamayız.
*Karagözcü Alpay Ekler Karagöz için gölge değil, kukla tiyatrosudur diyor. Haklı da sayılır. Zira gölge siyah olur. Oysa Karagöz rengi ve hareketi ile iki boyutludur. O yüzden de gölge kuklasıdır.




Sayı 1 ( Mart - Nisan 2011 )

Bu yazı 5307 defa okundu.