Fotoğraf ve Anlam

Doğası gereği sanat yapıtlarının hiçbiri tek anlamla sınırlı değildir. Diğer sanat yapıtlarında olduğu  gibi fotoğrafçılar  bir çok anlam çeşitliliğine olanak sağlayan bir konuyu temel alırlar. Görsel sanat dallarında görüntülerde bulunan nesneler, anlamı belirginleştirmenin ve bütünleştirmenin  unsurları olarak bu görüntülerin bütünlüğünü oluştururlar.  Bu nesnelerin tek tek anlamları olabileceği gibi tek bir  anlamın bütünlüğüne de katkıları olabilir. Her bir nesne kendi başına bağımsız anlamlardır. Sanatçı veya fotoğrafçının görevi bu birbirinden bağımsız nesneleri bir anlam bütünlüğü içinde belirli bir estetik ve güzellik kaygısı içinde izleyicisine sunmasıdır. Çünkü her bir nesne bir taraftan onları algıladığımız boyutlarıyla, diğer taraftan da onlara verdiğimiz önem oranında görünürler. Her bir nesne kendi başlarına eserin belki de anlamsız destekleyicidirler.  Onları anlamlı hale getiren fotoğrafçının kendi hayal dünyasıdır. Fotoğrafın  içeriği ile izleyicinin onu anlamlandırma arayışı ortak noktada buluştuğu zaman, fotoğraf anlaşılmaya başlanmış demektir.  Fakat çekilen her fotoğraf izleyicisi ile böyle buluşmayacaktır. Bu anlam fotoğrafın belki de sanat açısından ayrışma noktasının en önemli  nedenidir.  Fotoğrafın bir anlam taşımasının  en büyük göstergesi fotoğrafın bir içeriğinin olmasıdır. Her ne kadar her fotoğrafçı, fotoğraflarında bir anlam yaratma kaygısı içinde olsa da buna esas karar verecek olan izleyicinin algısıdır. Bunun için  fotoğrafçı kendisini anlatma ve fotoğrafının anlaşılması peşine düşer.  Bu ise yaratıcılığın ön şartıdır.

 
Fotoğrafın çoğaltılabilen bir materyal olması, günlük işlerde kullanılabilmesi, diğer sanat dallarına göre daha demokratik olması, tüm dünyada yaygın bir kullanıcısının veya uygulayıcısının olması onun diğer sanat dallarına göre daha kolay yapılan bir sanat olarak algılanmasına yol açmakla birlikte aynı zamanda daha kolay anlaşılmasının veya anlam yüklenmesinin de bir nedenidir. Çünkü  fotoğraf  içinde bulunduğumuz dünyada diğer iletişim biçimlerinden bile daha ön plandadır.  Görüntünün tek ve orijinal olmaktan çıkıp yaygın bir iletişim aracı haline gelmesi, fotoğraftan yararlanmanın da sınırlarını genişletmiş  ve onu diğer sanat dallarından ayrı bir yere konulmasına neden olmuştur.  Fotoğraf görüntüsünün anlamı fotoğrafçının bu görüntüyü çekmeden önce anlatmak istediği anlamla her zaman  için uyuşmaz. Hatta bazen ters bir duygu veya anlam bile yaratabilir.
   
Fotoğrafçı nesneler üzerinden aktarmaya çalıştığı  anlam bütünlüğünü  sağlamak için bize güçlü imgeler aracılığıyla ulaşmak ister. Çünkü görüntüler, farklı anlamların sözcülüğünü üstlenen sayısız imgeyle doludur.  Bu yüzden her fotoğraf sanatçısının  kendince güçlü gördüğü imgeler topluluğu o fotoğrafçının aynı zamanda tarzını belirler. Fotoğrafçı bunu yapmak için yani kişisel bakış açısını bize sunmak için yaşamda gördüğü nesneler yardımıyla ve onları da belli fikirlerin sembolü olarak bizlere göstermeye çalışır.  Fotoğraf ne amaçla çekilmiş olursa olsun bize sadece çekildiği kısa an’ın anlamını yansıtacaktır. Fotoğraf aynı zamanda bize nesneler üzerine gelen ışığın  görüntüdeki yansıtılan yüzüdür. Fotoğrafın gölgede veya karanlık tarafında kalan anlamı ise belki de fotoğrafın daha çok şey anlatılmasını sağlayacak veya bizim konuya çok daha fazla anlam yüklememize neden olacaktır. Öte yandan fotoğrafı oluşturan nesneler başka bir yer ve zamanda  izlendiğinde farklı bir anlama sahip olacaktır. Çünkü nesneler, bir fotoğrafta göründüğünden daha fazlasıdır. Herhangi bir görüntüye kaydedilen nesne artık kaybolmayacak veya unutulmayacaktır. 
 
Fotoğrafın gerçek olduğuna inananların fotoğrafı sadece bir kanıt aracı olarak görmek istedikleri için ona fazladan bir anlam yüklemelerine de ihtiyaçları yoktur.  Çünkü fotoğrafın anlamı, onun görünen gerçeğinden daha farklı olmasından veya izleyicinin ona anlam yakıştırmasına neden olan gerekçelerin gerçek olmasından kaynaklanır. Bu nedenle görünen gerçek ile fotoğrafçının gerçeği ve izleyicinin gerçeği her zaman üst üste örtüşmez. Bu durumda anlam çatışması ortaya çıkacaktır. Anlam çatışmasının çıktığı noktada fotoğraf kendisinin daha güçlü olduğunu hissedecektir.  Her fotoğraf sayısız anlam öğeleriyle bir arada olan göstergeler bütünlüğüdür. 
 
Fotoğrafa belirli anlamlar yaratılarak oluşturulsa da bazen anlam yaratmak için içine konulan gizem onu sürpriz bir şekilde  daha değer kazandırabilir. Fotoğrafların anlamı onların net ve anlaşılır göstergeler olmasından çok, yorumlamaya olanak veren çok seçenekli bakış açıları sergilemesinden kaynaklanır. Fotoğrafın nesneleri  gerçek anlamlarını aşan ayrı  bir görsellikle sunmaları onları daha  belirgin veya açık bir şekilde yansıtmalarından  soyutlamaz. Fotoğraf izleyicisine soru sordurduğu ölçüde kendisini daha anlamlı kılacaktır. Fotoğrafın anlamı anlaşılır biçimde yansıttığı göstergelerin içinde saklı olarak bulunur. Bazen çok  kolay düzenlenmiş bir fotoğrafın anlaşılması çok kolay olmayacağı gibi bazen de sade bir görüntü kolay anlaşılmaz. Görüntülerin açık olarak sergilenmesi onları anlamlandırmamızı kolaylaştırır. Ancak açık anlamı olan şeylerde gizleri bulmak daha zordur. Açık anlam bazen yanıltmacalara yol açarak fotoğrafların derin anlamını görmemizi engelleyebilir.  Bu yüzden kişisel anı fotoğrafları hiçbir zaman yaygınlaşma özelliğinde değildir.  Bu fotoğraflar en fazla  yıllar sonra çekildikleri döneme ait tarihsel bilgi verecekleri için  anı-belgesel  niteliği kazanacaklardır. 
 
Fotoğraflar anlamamızı kolaylaştıran görüntülerdir.  Görüntülerin kolayca kavranması, görsel açıdan daha  pratik sahibi olmamızı kolaylaştırmıştır. Her görüntünün belirgin ve açık anlamı olabileceği gibi belirsiz, kapalı, gizli veya derin anlamı da olabilir. Görüntülerde ki  anlam karşıtlığı konunun daha iyi anlaşılmasını sağlar. Görüntülerdeki gizli veya derin mesaj ancak izleyicinin kültürel derinliğine göre anlaşılacaktır. Ancak bu durum görüntülerin vermek istediği mesajın varlığını ortadan kaldırmazlar. 
 
Görüntüler anlam taşıyan suretler oldukları için anlama ve algılama yetilerimizi de geliştirdikleri bir gerçektir. Günümüzde sıradanlığın doğal sonucu olarak  ve fotoğraf dünyasının üreticiden çok tüketici konuma gelmesi nedeniyle ortalıkta anlam değeri olmayan bir çok fotoğraf varken, diğer taraftan fotoğrafçılar tarafından  içeriğine bir çok anlaşılmaz anlam yüklenerek piyasaya sürülen bir çok  fotoğrafın da olduğunu  görmezden gelmemek gerekir.  Bu durumun fotoğraf dünyasında yarattığı karmaşa fotoğrafın asıl varmak  istediği hedefe bir türlü ulaşılamamasına neden olmaktadır. Bu arada etkili ve başarılı olan bir çok sanatsal değeri yüksek olan fotoğraflarında göz ardı edilmesine unutmamak gerekir. 
 
Gözümüzün önüne gelen sonsuz sayıdaki nesneleri kalıcılaştıran fotoğrafçı, bu nesneleri sadece  göründükleri anlamları içine hapsetmez. Bunların haricinde anlamlar yükleyerek  izleyicinin anlam algısını daha da arttırırlar. Burada fotoğrafçının birden fazla nesneyi bir araya getirerek hepsine ayrı ayrı veya bütünsel  bir anlam kazandırması da önemlidir.  Fotoğrafçı burada kendi estetik değerlerini  farklı yorumlara sokarak nesneleri bir görüntü kalıntısı haline getirir.  İzleyici ile fotoğrafçı arasındaki bu nesne ve görüntü alışverişi  bazen ters anlamlar  veya farklı yorumlara neden olsa da bu durum daha çok düşünsel anlamda yapılan bir alışveriştir.
  
Belirgin veya gerçek nesnelere farklı anlamlar yükleyerek fotoğrafını oluşturan fotoğrafçı bazen onlara belirgin  bir anlam kazandırmayabilir. Bazen de fotoğrafta belirgin olan bazı şeyler, göze göründüğünden daha belirgin olabilir. Fotoğrafçı fotoğrafına her ne kadar belirgin veya belirgin olmayan anlam kazandırsa da bu anlam hiçbir zaman bir tek mesajı veya anlamı içermez.  Ancak birden çok anlam arasından bir tanesi daha belirgindir. Bazen içindeki saklı anlamı ortaya çıkaramayan izleyici aradan geçen zamanda aynı fotoğrafa bir çok yeni  anlam yükleyecektir.  O halde fotoğraf, bize kesin anlamlar bütünlüğü sunmaz. Bu anlamlar sürekli olarak değişkenlikler gösterecektir. 
 
Bazı fotoğraflara gereğinden fazla anlam yüklemek veya zoraki anlam yüklemek  fotoğrafın sanat yapıtı değeri üzerine olumsuz etki yapabilir.  Bu durum fotoğrafın sahip olmadığı bir takım gerçekliklerin yüklenmesi demektir ki bu durum fotoğrafı yaşamın içinden almak veya onu kendi sınırları haricinde başka sınırlar içine hapsetmektir. Oysa ki fotoğrafa anlam yüklemek, ona farklı bakış açısıyla bakmaktır. Onun için fotoğrafın anlamı ile fotoğrafın gerçekliği birbirinden  farklı şeylerdir. 
 
Fotoğrafta birden fazla anlamı tek karede yansıtmaya çalışan fotoğrafçı onu ağır anlam yükü haline getirerek fotoğrafa gereksiz olarak fazla sorumluluk yükleyerek onu anlamsız kılabilir. Veya fotoğrafçı bir nesne ile  daha fazla yaratıcı olabilecek  bir fotoğrafın anlamını eksik bırakabilir. Yine de izleyiciler her fotoğrafta yapıtın görünen anlamı haricinde başka anlamlar da bulur. Fotoğraf izleyici tarafından yeniden anlamlandırıldığı için yapıtın kesinleştirilmiş tek bir anlamı yoktur.  Her nesne bir simgesel anlatı aracı olduğu için fotoğrafın bütünlüğünü oluşturan nesnelerde hem ayrı  hem de bütünsel olarak anlam yansıtırlar. Bazen uyumlu olarak  kurgulanmış  fotoğraflar bile, izleyici için nesneleri daha iyi açıklama durumu yaratamayabilir. 
 
Fotoğraflara  çekildiği zaman ile sonraki zamanlarda bakıldığında  anlam açısından farklılıklar arz edecektir. Çekildiği zaman hiçbir şey ifade etmeyen bir fotoğraf uygun zamanda veya değişik koşullarda  çarpıcı görüntüler haline gelebilir. Fotoğrafları, sadece barındıkları anlamlara göre değerlendirmemek, biraz da izlendiği ortamın koşulları ve o ortamın gerçekliklerine göre değerlendirmek gereklidir.  Bu yapıldığı sürece fotoğraf hem içerik olarak hem de anlamsal olarak değerini kaybetmeyecektir.  Çünkü fotoğraf süreklilik gösteren zamanın ve devinimin içinde anlamsal olarak süreklilik gösterecektir. Yoğun ve hızlıca akıp giden zaman içinde fotoğraf sadece bir an’ın anlamı olmayıp içinde dondurduğu halde saklı tuttuğu tüm geçmiş ve gelecek zamanların anlamlar toplamıdır. 

 



Sayı 23 (Kasım - Aralık 2014)

Bu yazı 6111 defa okundu.