Ben Kimim

 

 

İnsan ve Değerleri

 

 

aihsancay_benkimimÖzgür İnsan Olmanın Şartı;

Özgür Düşünceli Olmaktır

 

 

Yaşamımıza değerlendirmelerimizde kullandığımız ölçütlerle yön veririz. Ancak bu değerlendirme işini yaparken kullandığımız ölçütleri, değerleri yeniden gözden geçirdiğimiz sürece evrimsel doğrultuda gelişme olanağını buluruz Yoksa bağnazlığın, önyargıların, boş inançların karanlığında kaybolur gideriz.

Doğru değerlendirebilmek için özgür insan olabilmeyi başarmış olmak gerekir. Bunun ön şartı ise özgür düşünceli olmaktır. Eş deyişle özgür düşünmenin sağladığı özgür güce sahip olmak demektir. Halbuki çoğumuz; sosyal, çevresel, ailesel, kültürel ve moral değerlerle kalıplanmışız. Bu kalıpların değer ölçütleri ile çoğu zaman refleks değerlendirmeler yaparız. Bunun sonucu olarak bu ölçütlere uymayan düşünce, sanat eseri vb. insan başarılarını acımasızca mahkum eder, yargısız infaz ederiz. Kişi karşılaştığı her şeyi şu veya bu şekilde değerlendirmek, adım başına karar almak, karar vermek, tavır takınmak zorundadır.

Bu arada çoğu kimse başkalarını eleştirmekten öz varlığını eleştirmeye fırsat bulamaz ve genelde felsefenin en temel sorularından ilki olan; “Ben kimim?” sorusunu soramaz. İçinde yetiştiği kültürel ve sosyal bağlamların ötesinde kim olduklarını sorgulayanların sayısı oldukça azdır.

 

Ben Kimim?

Ben bütün bu soruları soran, farkında olan gözlemleyen bilincim. Bilimsel psikoloji uzun yıllar bilincin kendisi ile bilincin içeriği arasında bir ayırım yapamadı. Bilinç farkında olan, bilincin içeriği farkında olunan şeydir. İkisi aynı şey değildir. Algılayan, gözlemleyen, farkında olan bilinçtir. Algılanan, gözlemlenen ise bilincin içeriğidir. Ben kimim sorusuna cevap ararken hep bilincin içeriğini saymışızdır; ben öğretmenim, ben babayım, doktorum vb. gibi. Çoğu kez insanlar farkında olan gözlemleyen bilinçle, gözlemlenen arasındaki farkı göremedi, böylece bu fark edilemeyince insanlar gözlemlenen şeyin içinde hapis oldular.

Ben öğretmenim, babayım, anneyim, doktorum, avukatım gibi sosyal rollerin içinde hapis oldular, soramadılar, farkına varamadılar, gözlemleyemediler. Hapishanede olduğunuzu fark ettiğiniz an kendiniz olma yolunda ilk adımı atmış olursunuz. Başkalarının dediği, size yüklenen kalıplara göre ve bu kalıpların değer ölçütlerine göre yaşamınızı yönetme tutsaklığından kurtulmanın ilk adımını atmış olursunuz.

 

Kalıplanmışlıklarımızdan kurtulabilmek için, öz varlığımızı eleştirebilmek için değer ölçülerimizi zaman zaman yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir. Yoksa, bize yüklenmiş olan tartışılmaz doğruların içinde hapsoluruz. Bilincimiz elvermediği için de, kalıplanmış değerler nedeniyle oluşan davranışlarımızın sorumluluğunu hep başkalarına yükler dururuz. İnsan başarılarının ve davranışlarının hayat için değeri, hayat için taşıdıkları anlamı ortaya koyacak yerde; davranışları ve başarıları hazır değer yargılarına uydurmak, yaşayan insanın realitesine aykırı, hayata aykırı bir davranış olarak hayatı yoksullaştırmıştır. Hayatı zenginleştirmenin yolu “gözlemleyen ben” dediğimiz bilince ulaşmakla mümkün olur.

 

 
 

 




Sayı 7 (Mart - Nisan 2012)

Bu yazı 4830 defa okundu.