Adana’dan Cannes’a

Amaç, bir önceki yaptığınız işten  daha iyisini yapmaktır...


Sinema, sanat tarihi adı verilen süreçte insanlığın kaderini belki de en çok etkileyen olay. Bu denli etkili bir alanın dünyada en prestijli festivali  ise “Cannes Film Festivali”...
Bu yıl bir de Adanalı vardı. 11-22 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen 64. Cannes Film Festivali’nde senaryosu ve yönetmenliği Mehmet Özdoğan’a ait “A Piece of Meat” adlı kısa film festivalde gösterime sunuldu. Biz de Altınşehir Adana Dergisi olarak Mehmet Özdoğan ile Cannes Film Festivali ve projeleri hakkında kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Sinema yapmaya ne zaman başladınız?
Sinema yapmaya 2005 de başladım. Çukurova Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği Bölümü okurken, Üniversitenin Sinema Kulübündeydim, 2005 Şubat gibi “Güdü”yü çektim. Kurgunun bitişi Altın Koza başvurularına denk geldi, başvurdum; kataloga girdi ve inanılmaz haz aldım. İlk çektiğim filmdi. Altın Koza Film Festivalinin “Kısaca Adana” adlı bölümünde gösterildi. 

“A Piece of Meat” bu yıl Cannes’da gösterime sunulan kısa filmin, biraz süreçten bahseder misiniz?
“A Piece of Meat” filminin senaryosunu yurt dışındayken yazdım. Beni etkileyen bir olay üzerine çıktı senaryo. Olay kısaca şu şekilde: Bardayım, 3 arkadaş, bir kadının etrafında ciddi anlamda yoğunlaşmış durumdaydı, birbirlerini tanımıyorcasına...Bu fikir etrafında filmi çektim ve Cannes’a başvurdum.
  

Biraz oradaki ortamdan bahseder misiniz?
Cannes’da reklam duvarı diye bir yer var, oraya filminizle ilgili afişi asıyorsunuz. Ben filmin dvd’lerinden koyuyordum, 1-2 dk. içinde döndüğümde film alınmış oluyordu; kalmıyordu...Orada herkes birbiri ile tanışma, kontakt yakalama derdinde... Türkiye standı vardı, Tuncel Kurtiz, Ankara Sinema Derneği’nden Ahmet Boyacıoğlu, Nuri Bilge Ceylan ve ekibi ile kısa filmciler vardı...

 

Size göre Cannes Film Festivali’nin farkı nedir?
Orada ciddi bir pazar var. Cannes’daki olay sinema sanatının önünde, Cannes’a insanların gelmesindeki amaç, filmlerini sergileme ve çevre edinme. Bağlantı kurup yeni filmlerinde değerlendirmek; bu kadar kapsamlı pazarı diğer festivallerde göremezsiniz. Cannes’a gelen bir kısa filmcinin iki gayesi vardır ve bunlardan maksimum birini gerçekleştirir; ya filmini satar, ya da yeni projesi için yapımcı bulur. Bunların ikisini gerçekleştiren kısa filmci hedefinin çok üstüne çıkmış demektir. Uzun ve özellikle gişe filmlerinde ise durum farklı, onlar filmi dışarıya satıyorlar. Market var zaten market’in tüm amacı buna yönelik.
 

Projeleriniz var mı, bundan sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Cannes film festivalinde kısa filmimin gösterimi nedeniyle ABD, Almanya, İtalya gibi ülkelerden dönüşler oldu. Bana göre filmi derdi olan adam çeker, derdimiz bitene kadar film çekmeye devam edeceğiz. Kısa film olarak son bir projem daha var ondan sonra uzun metrajlı film yapmak istiyorum. Yeni filmin adı “Bela”. A Piece of Meat’de maddedin köleliğinden bahsettik, iradesiz erkeğin kadına olan köleliğiydi... Bela’da da maddenin köleliği var ancak daha genel bir bakışla. Filmde, insanların kendilerine uyuşturucu, alkol, para kadın ve güç gibi tanrılar yaratması durumu işlenecek.

Yorum yaz